American Honey: Horatio Miti’nin Çöküşü
Tuğçe Madayanti Dizici
Amerikan Rüyası’nın bel bağladığı Amerikan gençliği bugün bu rüyanın neresinde? İşte bu sorunun cevabını arayan American Honey’nin Horatio Miti’ni hatırlatan yanı oldukça güçlü. 163 dakika boyunca adeta görüntülü bir kitap okuyormuşsunuz hissi veren film hayli uzun ve dikkat gerektiriyor. - PUAN:65
Ünlü İngiliz yönetmen Andrea Arnold’un American Honey filminin ilk akla getirdiği meşhur Amerikan Rüyası tabiri oldu. Nedir bu Amerikan Rüyası? The Great Gatsby, Fear and Loathing in Las Vegas, Revolutionary Road hatta Fight Club filmlerini bile en temelden etkileyen bu rüya neler vaat etti ki yıkımları edebiyata ve sinemaya bu denli konu olmaya devam etmekte? Bunun tek bir cevabı yok, hiç olmadı.
Amerikan Rüyası, Amerika’nın kuruluşundan bugüne kadar yaşadığı tarihsel, sosyal olaylarla paralel değişkenlik gösteren, çok yönlü ve çelişkili olması dolayısıyla da özel titiz çalışma gerektiren bir tanımlama. Kabaca söyleyecek olursak bu tanım 18. yüzyılda milyonlarca insanın ABD’ye göç etmesi ile temellerini atmıştır. Bu rüyayı ‘rags to riches’ yani ‘sıfırdan zengin olmak’ umudu ile insanlara aşılayan kişi Amerika’nın en ünlü yazarlarından olan Horatio Alger’dir. Yüzlerce genç-kitabı olan bu 19. yüzyıl yazarı, aşırı yoksul olarak dünyaya gelen çocukların dürüstlük ve çok çalışma ile (ki bunlar 16. yy. Kalvenizm’in de söyledikleri ile birebir örtüşür) Amerikan Rüyası’nın gerçekleştirebilir olduğuna insanları ikna etti ve Batı’ya göçe teşvik etti. Böylece literatüre Horatio Miti olarak geçen tabir ortaya çıkmış oldu.[1] Bu tabiri kullanan ilk isim ise Amerikalı tarihçi yazar James Truslow Adams’tır.[2]
Peki Amerikan Rüyası’nın bel bağladığı Amerikan gençliği bugün bu rüyanın neresinde? İşte bu sorunun cevabını arayan American Honey’nin Horatio Miti’ni hatırlatan yanı oldukça güçlü. 163 dakika boyunca adeta görüntülü bir kitap okuyormuşsunuz hissi veren film hayli uzun ve dikkat gerektiriyor. Ben çok keyif aldım; Guy de Maupassant bir sürpriz yapmış ve Paul Verlaine’in şiirlerini okuyormuş gibi hissettim. Bu gözünüzü korkutmasın, bazı yerlerde tekrara düşüyormuş gibi hissetseniz de pes etmeyin, emin ellerdesiniz, yönetmene güvenin.
Mide bulandırıcı gerçekçilik
Film, seyirciye ulaşma yollarının ve yönteminin nasıl olacağını ilk on dakikasında veriyor. İlk sahnesi ile ana karakteri Star’ın doğuştan şanssızlığını fark ediyor ve içinde bulunduğu ekonomik sıkışmışlığı hemen hissediyorsunuz. Star’ın küçük kardeşleri ile çöpten bozuk olduğu belli çiğ bir tavuğu çıkardığı sahne ile gerçek fakirliğin, gerçek açlığın ve gerçek çaresizliğin yaydığı kötü kokuyu soluyorsunuz. Filmin nesnelere ve durumlara rahatsız edici hatta mide bulandırıcı bir gerçekçilik ile yaklaşacağının ipucunu da bu tavuk paketi ile anlıyorsunuz. İşte bu sert sahnenin ardından Star, Jake ile karşılaşıyor ve ilk görüşte aşık oluyor. Filmin ana karakterinin seyircisi ile film boyunca nasıl bir iletişim kuracağını da başlardaki dans sahnesi net bir şekilde gösteriyor. Star’ın henüz evden ayrılmadan, evinde bir adamla dans etmek zorunda kaldığı sahnede onun hissettiği rahatsızlığı tamamen hissediyorsunuz ve sinirleriniz bozuluyor. Bu sessiz ama etkin anlatım dili tüm film boyunca başarılı bir şekilde sürüyor. Star rolünde Sasha Lane’in ortaya koyduğu gerçek, samimi, yalın oyunculuk senenin en doğal performanslarından.
Bir uyuşturucu olarak Müzik
Rihanna’nın ‘We Found Love’ parçası filmde iki kez kullanılıyor. Şarkıyı ilk duyduğumuz yer marketler zinciri Wal-Mart, iki saat sonra ikinci duyduğumuz yer ise kurak petrol yatakları. ‘Umutsuz bir yerde aşkı bulduk’ nakaratı olan bu şarkı ile Star ve Jake’in aşkını, şarkı ile hem örtüşen hem de tezat oluşturan bu atmosferlerde izliyoruz. Lady Antebellum - American Honey, Dead Kennedys - I Kill Children gibi pek çok şarkının haricinde filmde kullanılan müziklerin, hikaye ile uyum sağlamanın aksine tam tezat bir görev üstlendiğini de düşünüyorum. Yol alırken veya satışa başlamadan motivasyon için yüksek sesle popüler şarkıları dinleyen satış ekibindeki gençler için müzik her gün belli dozlarda alınan bir kokain gibi. İçinde bulundukları fakirliği, çaresizliği ve umutsuzluğu, tek satırı milyon dolarlar değerinde olan bu lüks parçaları iştahla söylerken, nasıl bir çarkın parçaları olduklarını ne yazık ki fark etmiyorlar. O hayran oldukları sanatçıların toplumsal gerçeklikle ilgilenmediklerini ve bundan ne kadar uzakta olduklarını düşünmüyorlar. Amerikan patentli uyuşturucu olan bu lüks şarkılar, gençleri eğlendirmek amacından ziyade onlara sefil hayatlarını unutturmak için bir beyin dondurma aracı olarak da görülebilir. Rastgele o an çalan şarkılara hepsinin birden katılması, müzik zevkleri hakkında tek söz etmemeleri ve kişisel tercihlerini hiç dile getirmemeleri de bunu gösteriyor.
Filmin kendisi bir arayış
Filmde Star karakterinin hayvanlarla iletişiminin önemli bir yeri var. Kamyonetteki inekler, moteldeki köpekler, kovboyların evinde atlar, sıçan, kedi, yüz yüze baktığı ayı, odadaki arıyı bardakla yakalayıp özgür bırakması, sinek ve filmin finalindeki kaplumbağa. Bütün bunlar hiç kuşku yok ki sembolik olarak kullanılmış. Filmin finalinde Star’daki değişimi görebiliyoruz, yüksek sesle söylemese bile geride bıraktığı hayat gibi daha iyi bir hayat kurabilme hayalinin de ne kadar zor olduğunu fark ettiğini görüyoruz. ... SPOILER ALARMI… Filmin finalinde tüm ekip bir ateşin etrafında şaman dansı gibi dans etmekteyken Jake Star’a muhtemelen barışmak için bir kaplumbağa verir. Star kaplumbağayı alıp göle doğru yürür ve onu suya bırakır. Ardından yüzme bilmemesine rağmen kendisi de suya girer ve dakikalarca suyun altında kalır. Tansiyon yükselten bu dakikalardan sonra Star sudan fırlar. Bu sahne Star’ın yeniden doğuşu olarak okunabilir. Veya kaplumbağanın suya kavuşma metaforu ile hayatta tek başına çok yavaş ilerleyebilirsin ama senden daha önde olan birisinin yardımı ile Amerikan Rüyası’na kavuşabilirsin, denmek istenmiş olabilir. Ve film biter. Yönetmenin natüralist ve sembolizm ögeleri taşıyan takibi de burada son bulur. İnsan hayatlarından bir kesit anlatan ve ucu açık bırakılan filmlerle ilgili pek iyi düşünmem. Ama bazıları, American Honey gibi olanlar, istisnadır. American Honey finalini arayan, bu arayışın anlamını arayan filmlerden. Yani meselesi zaten arayış. Captain Fantastic filminden sonra bu senenin diğer tılsımlı filmi de American Honey oldu. Ve ne tesadüf ki her ikisi de ateşin etrafında toplanan insanlardan oluşan çemberlerle son buluyor.