Bir devrin sonu: ‘Anason Kokulu Kent’ fabrikasını kaybetti…
Tekel tarafından Fransa’dan getirilen şarap uzmanı M. Emile Bouffart’ın verdiği rapor üzerine kurulmuş ilk endüstriyel şarapçılık işletmesi olan, bir dönem “memleketteki mevcut şarap fabrikalarının en büyüğü ve en mütekâmili” olarak anılan ve rakı tarihinin ilk coğrafi işaret unsurunu taşıyan meşhur Tekirdağ Rakısını üreten tarihi fabrika malesef tarih (!) oluyor.
Tekirdağ'da, 1 Eylül 1931 yılında kurulan rakı fabrikası 86 yıllık geçmişini noktaladı. Mey İçki bünyesinde üretilen Tekirdağ Rakısı artık Akhisar'da üretilecek.
2003 yılında Özelleştirme İdaresi'nin vitrine çıkardığı Tekel'in alkollü içecekler bölümü olan ve şimdilerde Mey İçki olarak anılan şirket 2011'de 3.3 milyar dolara ünyaca ünlü Smirnoff votkalarının sahibi Diageo Plc tarafından satın alınmıştı. İngiltere merkezli dev, 14 yılda aralarında Diyarbakır, Çanakkale'nin de bulunduğu bazı üretim tesislerini kapattı. Şimdi sıra Tekirdağ’da. Yaklaşık 1 yıldır Tekirdağ'daki tesis parça parça boşaltılıyordu. Resmi yazı Tekirdağ Valiliği'ne de geçtiğimiz günlerde iletildi. Mey'den Valiliğe gönderilen yazıda "…Tekirdağ İçki Fabrikamız 14.08.2017 tarihinde tüm faaliyetleri sonlandırılmak suretiyle kapatılacaktır" deniyor. (Kaynak: Dünya Gazetesi'nden Kerim Ülker )
Tarihi Fabrikanın Hikâyesi
Tekel tarafından Fransa’dan getirilen şarap uzmanı M. Emile Bouffart’ın verdiği rapor üzerine kurulmuş ilk endüstriyel şarapçılık işletmesi olan, bir dönem “memleketteki mevcut şarap fabrikalarının en büyüğü ve en mütekâmili” olarak anılan ve rakı tarihinin ilk coğrafi işaret unsurunu taşıyan meşhur Tekirdağ Rakısını üreten fabrika...
Rakı Ansiklopedisi’nin “Tekirdağ İçki Fabrikası (Tekirdağ Şarap Fabrikası, Tekirdağ Şarap ve İçki Fabrikası)” başlığı altında yazılanlar şu şekilde;
"1931’de Tekel tarafından şarap fabrikası olarak kurulan ve 1967’den itibaren rakı üretimi eklenerek faaliyetine devam eden tesis. Tekirdağ Fabrikası, Tekel tarafından Fransa’dan getirilen şarap uzmanı M. Emile Bouffart’ın verdiği rapor üzerine kurulmuş ilk endüstriyel şarapçılık işletmesidir. 104.600 metrekare alan üzerine kurulan fabrikanın ilk binası, halen kullanılmakta olup; zamanla pek çok ilave yapılmıştır. Fabrikanın kuruluş kapasitesi 2,5 milyon litredir. Hatta kuruluşunda fabrika bahçesinin deneme bağı olarak kullanıldığı ve burada Avrupa’nın tanınmış şaraplık üzüm çeşitlerinin denendiği bilinmektedir.
1945’te fabrikanın kapasitesi 5 milyon litreye çıkmıştı ve basında adından “memleketteki mevcut şarap fabrikalarının en büyüğü ve en mütekâmili” olarak bahsediliyordu. 1976’da şarap küv kapasitesi 15 milyon litreye yükselmişti. Zaman içinde açılan Uçmakdere, Hoşköy ve Kırcasalih Şarap İmalathaneleri de Tekirdağ Fabrikası’na bağlı olarak çalışıyordu.
Sadece şarap üretimi amacıyla faaliyete geçen Tekirdağ İçki Fabrikası’nda ilk distilasyon imbiği, 1940’ta kanyak suması üretmek amacıyla kuruldu ve 1980’e kadar yılda 0,6 milyon litre kapasite ile kanyak suması üretilerek, İstanbul Likör ve Kanyak Fabrikası’na gönderildi.
1967’de yıllık 1 milyon litre kapasite ile rakı imbikleri kuruldu. Rakı üretimi kademeli olarak 70’li yıllarda 7,8 milyon litreye, 1998’de 14,8 milyon litreye çıkarıldı. Ayrıca, 1980-1989 yılları arasında cin de üretildi.
Şarapçılığa çok iddialı başlamış olmanın verdiği alışkanlıktan olsa gerek, Tekirdağ İçki Fabrikası rakı üreticisi olarak da ülkenin gündemin yerleşmeyi çok iyi bilmişti. Yöresinden geçen herkese, Tekirdağ yapımı Yeni Rakı’yı Tekirdağ Rakısı olarak satın aldırmayı başarıyordu. Bu tüketici eğilimini değerlendiren dönemin Genel Müdürü S. Yücel Özden, 1995’de Tekirdağ Rakısı adının bir marka olarak tescil edilmesini sağlamıştı. Ancak, üç ünlü Tekel markasının ardından dördüncü marka olarak piyasaya çıkarılması 2000 yılını buldu.
Tekirdağ karayolunda kara tarafındaki eğimli araziye yerleşmiş olan fabrikanın, sahilde bulunan pompa sitemleri ile denizyolundan büyük miktarda ürün sevk edebilme kabiliyeti vardı. Kapısından içeriye adım atıldığında, ortama sinmiş çalışkanlık ve temizlik hissedilirdi. Hep daha fazlasının peşinde koşan, ancak o kadar da gelenekselliğini koruyan bir iş yeriydi Tekirdağ İçki Fabrikası. Özelleştirme sonrası Mey İçki San. Ve Tic. A.Ş. tarafından rakı fabrikası olarak işletilmeye devam edilmektedir.” (Fügen Basmacı, )
“Tekel 90’lı yılların sonuna doğru uzun zamandır piyasada oluşan Tekirdağ Rakısı imajını, bir ticari marka olarak değerlendirmeyi planlamıştı. Yeni hazırlanacak ürünün, uzun yıllardır piyasada bulunan Yeni Rakı, Kulüp Rakısı ve Altınbaş Rakı markalarından farklı özellikler taşıması hedefleniyordu. Girdi olarak belli bölgelerin üzüm ve anasonunun kullanılması ve üretimin sadece Tekirdağ İçki Fabrikası’nda yapılması, rakı tarihinin ilk coğrafi işaret unsurlarıydı. Suma kullanılarak, %45 alkol derecesinde hazırlanması ve meşe fıçıda olgunlaştırılması suretiyle de geleneksellik, kalite ve içim kolaylığı kriterleri sentezlenmiş oldu.
Tekirdağ Rakısı özelleştirme sonrası .... Tekirdağ İçki Fabrikası’nda %100 yaş üzümden üretilmekte; Tekirdağ Rakısı, Trakya Serisi ve altın Seri olmak üzere üç ürün grubu halinde ve çeşitli ambalaj boyutlarında piyasaya sunulmaktadır....” (Fügen Basmacı)
Anason Kokulu Kent
Tekirdağ ile özdeşleşen ve kentini adını dünyaya 'Tekirdağ Rakısı' olarak tanıtan tesislerin taşınması ve kapılarına kilit vurulması Tekirdağ'da büyük üzüntü ile karşılandı.
Tekirdağ Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Albayrak; "İşçi olarak girdiğim fabrikada son 14 yıl fabrika müdürü olarak görev yapmış birisi olarak, bu fabrikanın kapanmasından son derece üzüntü duyuyorum... Fabrikanın buradan gitmesi ilimiz için bir kayıptır. Çünkü orada çok verimli ve vatandaşımıza ve özellikle bağcılık yapan vatandaşımıza hizmet etmiş bir fabrikaydı..” derken,
Tekirdağ Kent Konseyi Başkanı Mehmet Ali Işıkgör ise "Tekirdağ Rakı ve Şarap Fabrikası Türkiye Cumhuriyeti devletinin Tekirdağ'a yaptığı ilk ve en önemli yatırımlardan bir tanesiydi. Bu öyle bir yatırım ki, neredeyse bu kentte yaşayan insanların tamamının boğazından bu fabrikanın ekmeği geçmiştir. Bunu söylerken bir temele dayandırıp söylüyorum. Neden sadece orada çalışan insanların ekmeğini kazanmaları, çoluk çocuğunu okutmaları ve karnını doyurmaları değil, Tekirdağ'dan Şarköy'e kadar olan bütün sahil kesimindeki bağcılıkla uğraşan çiftçilerin hepsinin boğazında fabrikanın ekmeği vardır." dedi.
Işıkgör, fabrikanın özelleştirilmesi ile bağcılıkta gerilemenin başladığını ifade ederek "... fabrika Tekirdağ ya da Türkiye değil dünya çapında ilimizin ismini duyuran bir markaydı. Şehirde duyulan o anason kokusu insanların belki de bir mutluluk kaynağı idi. Tekirdağ'da bir spor müsabakasına gittiğiniz zaman tribünlerde, 'Anason kokulu kentin çocukları' diye afişler asılırdı. Şimdi duyuyoruz ki, bazıları anason kokusundan rahatsız oluyorlarmış. Bunun için kapatılmış... fabrikanın kapanması tüm Tekirdağlıyım diyen herkesi derinden yaralamıştır. Üzmüştür ve Tekirdağ için çok büyük bir kayıptır." dedi. (Kaynak: Hurriyet Gazetesi)