Menu

Doğu Ekspresi'nin Hikayesi...


AYKIRI AKADEMİ

Agatha Christie'nin efsanevi romanı 'Doğu Ekspresi'nde Cinayet' ‘yine, yeni, yeniden’ sinemaya uyarlandı.

Christie’nin baş yapıtlarından olan bu eser, son olarak 2010 yılında filme çekilse de asıl 1974 yılındaki versiyonuyla hafızalarda yer alıyor. Albert Finney, Sean Connery, Lauren Bacall, Ingrid Bergman gibi yıldızları buluşturan bu filmden 43 yıl sonra; Kenneth Branagh da, Johnny Depp, Michelle Pfeiffer, Willem Dafoe ve Judi Dench gibi ünlü yıldızlardan oluşan bir kadroyla sinema severlerin karşısına çıktı.

Ünlü dedektif Hercule Poirot’nun hünerlerini tekrar görmek isteyenler, tarihi Sirkeci Tren Garı atmosferinde gerçekleştirilen gala gecesinde Doğu Ekspresi'nin yeni yolcuları oldular.  Biz filmin kritiğini izleyenlere bırakıp pek çok roman ve filme mekan olan ‘Doğu Ekspresi’nin, ya da ünlü ismiyle Orient Ekspresi’nin gerçek hikayesine göz atalım...

 

Doğu Ekspresi'nin hikayesi...

Yataklı ve yemekli vagonları bulunan Fransız demiryolu işletmesi Vagon-Li (Wagons-Lits)  Şirketi’ne ait olan Doğu Ekspresi, Orient-Express orijinal ismi ile 4 Ekim 1883 yılında Paris’ten ilk seferine çıktı. Paris'ten Varna Limanı'na kadar trenle seyahat eden yolcular, oradan buharlı gemiyle İstanbul'a geldi.
 

 

 

Doğu Ekspresinin ilk seferine Fransız, Alman,  Avusturyalı  ve  Osmanlı asıllı memur ve diplomatların yanı sıra, The Times gazetesi muhabiri ile romancı ve seyyah Edmond About da katıldı. Edmond About bu gezi ile ilgili hatıralarını 1884 yılında De Ponteise à Stamboul isimli kitabında yayınladı.

Doğu Ekspresi, dönemi için sadece saraylarda rastlanabilecek bir lüks anlayışının raylar üzerinde giden emsalidir. Süper zenginlerin ve iflas etmemiş soyluların para harcamak için âdeta yarıştığı bir lüks yuvasıdır. Öyle ki, günde birkaç kez kıyafet değiştirmemek veya akşam yemeğine gala kıyafeti olmadan katılmak görgüsüzlük sayılır. Lüksün ve ihtişamın raylar üzerinde seyahat ettiği bu döneme “Belle Époque” (Güzel Dönem) adı verilmiştir. (*)


Doğu Ekspresi’ni çekici kılan, sadece lüks ve ihtişam değildi elbette. Yaylı arabayla 6-7 hafta sürecek bir yolu 60 saat gibi olağanüstü bir süreye indirmişti.

Fotoğraf: Orient Ekspresi Broşürü


Pera Palas

Bu lüks tren, güzergâhı üzerindeki şehirlerde lüks otellerin açılmasına da vesile oldu. Nice de Riviera Palace, Kahire’de Gizeirah Palace bu adreslerdendi.

1895 yılından itibaren İstanbul’a gelen yolcular treni işleten Vagon-Li Şirketi’nin satın aldığı Pera Palas’ta kalmaya başladılar.  Giderek İstanbul sosyetesinin de uğrak yerine dönüşen Pera Palas, Orient Express’in konforunu şehirde de sürdürdü
 

Ünlü yolcuları eksik olmadı, çeşitli roman ve filmlere konu oldu

Doğu Ekspresi; kralları, asilzadeleri, diplomatları, siyasetçileri, edebiyatçıları, casusları, hatta hayali kahramanları kıtalararası gezdirdi. Bulgar Kralı Ferdinand, Fransız Cumhurbaşkanı Paul Dechanel, Belçika Kralı 2. Leopold, romancı Agatha Christie, casus Mata Hari ve Arabistanlı Lawrence bu ünlülerden bazılarıydı.


Fotoğraflar: Albert Einstein, Viyana Insbruck Güzergahı, 1924  - ABD Başkanı Theodore Roosvelt, 1909 - Mahatma Gandhi, 1931 -  Sigmund Freud, 1938 - ABD Başkanı Harry Truman  (CIWL Arşivi)


Agatha Christie’nin ‘Doğu Ekspresi’nde Cinayet/Murder on the Orient Express’i 1933 yılında Pera Palas’ta yazdığı biliniyor. Yazar 1934’te yayımladığı romanda yazar İstanbul’a 70 kilometre uzaklıkta Orient Express’te işlenen gerçek bir cinayetten esinlendi.  Christie’nin romanı 1974, 2001 ve 2010’da üç kere sinemaya uyarlandı. Son olarak Kenneth Branagh yönetmenliğinde (2017 yılında) sinemaya uyarlanan filmin Türkiye Galası geçtiğimiz hafta filmin konu edindiği Doğu Ekspresi yolculuğunun başlangıç durağı olan Sirkeci Tren Garı atmosferinde gerçekleştirildi.
 


Fotoğraf: Agatha Christe Pera Palas'ta

Portekiz asıllı ABD’li oyun yazarı, şair ve ressam John Dos Passos 1921´de, Orient Express isimli kitabında, trenin son durağı olan İstanbul’dan başlayan Doğu seyahatini anlattı. Amerikalı romancı Graham Greene ünlü romanı “Stamboul Train”de konuyu Doğu Ekspresi etrafından detaylandırır. Roman 1934’te Orient Express adıyla beyazperdeye aktarıldı. Ünlü yönetmen Alfred Hitchcock’un, kötü hava koşulları nedeniyle yolda kalan bir tren ve diğer yolcuların bir türlü anımsayamadığı genç bir kadının hikâyesini anlattığı ‘kaybolan kadın’ filmi 1938’de Orient Ekspres’te çekildi. 1963’te, aktör Sean Connery’nin James Bond’u canlandırdığı “Rusya’dan Sevgilerle” filminde Bond ve Türk Casusu Kerim de Orient Express’te yerini almışlardı.


2419 numaralı vagonda yazılan tarih

Doğu Ekspresinin Fransız-Alman Savaşları’nda oynadığı “ilginç” rolden bahsetmeden  olmaz. 4 yıl süren (1914-1918) I. Dünya Savaşı sırasında Doğu Ekspresi seferleri yapılamadı. Tren savaş sırasında istasyonda kaldı.

I. Dünya Savaşı sonrası Doğu Ekspresi’nin vagonlarından biri Fransa’da Compiegne Ormanı’na çekilir. Bu vagonda, I. Dünya Savaşı’nı bitiren ateşkes antlaşması, 11 Kasım 1918’de, Alman temsilciler ile Fransız ve İngiliz delegasyonları arasında Doğu Ekspresi’nin 2419 numaralı vagonunda imzalanır.

Fotoğraf:  I. Dünya Savaşı’nı bitiren ateşkes antlaşması, 11 Kasım 1918’de, Alman temsilciler ile Fransız ve İngiliz delegasyonları arasında Fransa’da Compiegne Ormanı’na çekilen Doğu Ekspresi’nin 2419 numaralı vagonunda imzalanır.

 

Daha sonra bu vagon tarihi öneminden dolayı Fransızlar tarafından müzeye kondu. Bu hadise Fransızlar için Almanlara karşı zaferin sembolü olur. Fransızlar bu vagonu yıllarca sergiledi.  [Almanlar ise bu aşağılamayı asla unutmadılar. 2. Dünya Savaşı’nda Hitler Fransa’ya girdiğinde, o vagonu buldurdu ve Fransa’yı bu vagonda imzalanan belgelerle teslim aldı. Vagonu sergileme sırası bu kez Almanya’daydı. 1945’te Almanya yenilince Hitler vagonu sergilendiği yerden çıkarıp yaktırdı. Almanya aynı vagonda ikinci kez kaybetmek istememişti.]


Orient Ekspres hızlı trenlere ve uçaklara yenik düştü

I. Dünya Savaşı’nda raylardan uzak kalan Şark Ekspresi 1919’da yeniden seferlerine başladı. Orijinal adına minik bir ekleme yapılmış 1905’te açılan Simplon Tüneli’nin ismiyle “Simplon Orient Express” olarak anılmaya başlamıştı. Trenin güzergâhından savaşın kaybedenleri Almanya ve Avusturya’nın istasyonları çıkarıldı. Tren bu sayede Paris, Lozan, Milano ve Venedik üzerinden 58 saatte İstanbul’a ulaşmaya başladı.  II. Dünya Savaşı sırasında Doğu Ekspresi’nin seferleri tekrar kesintiye uğradı. II. Dünya Savaşından sonra soğuk savaş sebebiyle çeşitli kısıtlamalarla karşı karşıya kalan ve gittikçe önemini kaybeden Doğu Ekspresi İstanbul’a son seferini 27 Mayıs 1977 tarihinde gerçekleştirdi. 2007’de ise rotası Strazburg-Viyana olarak kısaltıldı. Tren bu hattaki son seferini de Aralık 2009’da gerçekleştirdi.

Trenin vagonları Montecarlo’da satıldı. Trenin iki vagonu bir İngiliz tarafından satın alındı. Vagonlardan bazıları Fas Kraliyet Sarayı Müzesi tarafından satın alındı.

Society Expeditions isminde bir kuruluş tarafından düzenlenen ve sembolik bir anlam taşıyan, Doğu Ekspresinin 100. yıl seferine, 1983 yılında, dünyanın değişik ülkelerinden gelen 100 kadar ünlü katıldı.  Anıları taze tutmak için 1998’den itibaren her yıl eylül ayında yola çıkıp İstanbul Sirkeci garına uğramaya devam etti.

 

1888 yılında inşaatı başlayan, 1890 yılında işletmeye açılmasıyla birlikte İstanbul’un Avrupa’ya açılan kapısı olan Sirkeci Gar’ı ise  tarihi  Haydarpaşa Garı’nın ardından, Marmaray projesi kapsamında seferlere kapatıldı.

 

(*) www.gazetebilkent.com

Fotoğraflar: http://www.blissfrombygonedays.com/home/2017/2/10/the-golden-age-of-travels-the-orient-express

 


Herkes bilsin