Menu

Beyoğlu'nun Eski Sinemaları

Beyoğlu’nun tarihi, sinemalarımızın da tarihidir... Pera olarak anıldığı dönemden başlayarak, bugüne kadar pek çok sinema salonu açılmış, kapanmıştır.

 

Beyoğlu Sineması’nın kapılarını kapatacağı haberi duyulunca; sinema camiası harekete geçerek sosyal medyada bir kamuoyu oluşturmuştu. Sinema yazarı Cem Altınsaray'ın da girişimleriyle yapılan toplantıların ardından, Geçtiğimiz haftalarda yürürlüğe konan ‘Beyoğlu Sineması Kartı’ (Sadakat Kartı) projesiyle sinema şimdilik kurtarılmış görünüyor.

İstiklal Caddesi’nin en güzel noktalarından birinde, en güzel pasajlarından biri olan Halep Pasajı’nda bulunan bu tarihi sinemanın yaşadığı sıkıntı Beyoğlu’nun tarihi sinemalarını tekrar anma ihtiyacı doğuruyor.

İşte bu sinemalardan bazıları...

 

CINÉMA THÉÂTRE PATHÉ FRÉRES (1908)

İstanbul’un İlk Sabit Sinema Salonu…

Ülkemizdeki ilk sabit sinema salonu olan Pathé Sineması, 1908'de, Tepebaşı'nda kurulmuştur. Kurucusu Sigmund Weinberg olan sinema Meşrutiyet Caddesi (eski adı Mezarlık Caddesi), 17 numaralı adreste faaliyete başlamıştır. Weinberg, Sponeck'teki  (1897) ilk gösterimin ardından özellikle kahve ve birahane salonlarından yaygınlaşan film gösterim işini daha profesyonel bir tarzda yapmaya karar verince, 1896'da Fransa'da kurulmuş olan ve 20. yüzyılın en büyük sinema şirketlerinden birisi haline gelen Cinéma Théâtre Pathé Fréres adlı şirketin temsilciliğini almıştır.

 

ELHAMRA SİNEMASI (1920)

İstiklal Caddesi’nde, 320 numarada bulunan ve “Fransız Tiyatrosu” adı verilen bina, 1831’de çıkan büyük bir yangında yanarak kül olmuş; binanın yerine bir İtalyan (Giustiniani) tarafından yeni ve görkemli bir tiyatro olarak inşa edilmiştir. Sekizer kişilik 26 locası ve altın yaldızlarla, ön sıralardaki deri koltuklarla, kubbe şeklindeki tavanıyla süslü bina, Arapzade Sait Bey’in binayı satın almasıyla; 1923 yılında Elhamra Sineması olarak kullanılmaya başlamıştır.15 Şubat 1999’da yine bir yangınla sarsılarak kullanılamaz hale gelmiştir.

Elhamra sineması’nda Atatürk iki kere film izlemiştir.Afet İnan, Mahbule Hanım, Atatürk ve Şükrü Kaya Elhamra Sinemasında 3.12.1930

 

CINE MAGIC (MAJİK) (Taksim, Venüs, Taksim Sahnesi) (1920)

Orkestra Eşliğinde Sessiz Fim İzlenen Sinema…

Gümüşsuyu Mahallesi, Sıraselviler Caddesi, 39-47 numarada kurulan Cine Magic, İstanbul'da sinema olarak kullanılmak üzere yapılan ilk binadır. Sinemanın yerinde daha önce Hacı Hristo'nun yönettiği bir Yunan-Fransız Lisesi bulunmaktaydı. 1920'de açılan Cine Magic'in mimarı Giolio Mongeri'dir. Kaynaklar, binanın inşa tarihinin 1914 olduğunu yazmaktadır.

Sinemanın ilk sahibi ise Sarıcazade Ragıp Paşa'dır. Halil Kâmil tarafından işletilen salonda, küçük bir senfonik orkestra eşliğinde sessiz filmler gösterilmekteydi. Magic Sineması “Doğunun en büyük ve en lüks salonu” olarak tarif edilmiş.

Birkaç defa sahibi ve işletmecisi değişen bina, 1944’te Türk Sineması, 1946’da Yeni Taksim Sineması ve 1964’te Venüs Sineması olarak hizmet verdi.  Ardından Devlet Tiyatroları’nca kiralandı. Salon, Şubat 1971’de IV. Murat oyunuyla açıldı. 1975’e kadar tiyatro salonu olarak kullanıldı, sonra yeniden Venüs Sineması oldu. 1979’da kurulan İstanbul Devlet Tiyatrosu’nun sahne ihtiyacı için 1983-1984 sezonunda yeniden kiralandı. 28 Ekim 1983’te Musahipzade Celal’in İstanbul Efendisi oyunuyla açıldı ve 2009’a kadar da tiyatro sahnesi olarak kullanıldı.

Türkiyenin inşaa edilen ilk sineması olması sebebiyle tarihi bir öneme sahip bu bina; 2012 yılında AVM yapılmasına karar verilerek yıkıldı. Ancak Eylül 2015’ te Danıştay AVM kararını durdurdu.

 

 

MELEK SİNEMASI (EMEK SİNEMASI) (1924)

Melek Sineması, 1924 yılında Hüseyin Ağa Mahallesi, Yeşilçam Sokağı, 5 numaralı adreste faaliyete başlamıştır.

Kaynaklara göre, 1884'te mimar Alexandre Vallaury tarafından Club des Chasseurs de Constantinople (İstanbul Avcılar Kulübü) namı altında Cercle d'Orient adında bir bina inşa edilir. Bina, I. Meşrutiyet dönemi vezirlerinden Abraham (Karakahya) Paşa'nın emriyle yapılmıştır.

Melek Sineması bu mekanda, İpekçi Kardeşler tarafından 1924 yılında hizmete sokulmuştur. Sinema, sahnenin iki tarafında yer alan sarı-turuncu renkli art-nouveau veya art-deco tarzındaki iki melek tablosundan ötürü bu adı almıştır.

Caddedeki Elhamra ve Alkazar ile birlikte Melek Sineması, Cumhuriyet'in ilk yıllarında açılan, Avrupa'nın en çağdaş sinemalarından birisidir. Üst düzey seyirciye hitap eden bu sinemada, bazı koltukların daha dönem başlamadan önce satıldığı rivayet edilir. Sinemanın iki geniş fuayesi ve iki yana açılan balkonu vardır. Alt kat locaların sosyetik bir buluşma mekanı haline geldiği ve salona locaların ayrı bir değer kattığı da söylenir.

1945 yılına gelindiğinde, içinde İpek ve Sümer sinemalarının da bulunduğu Cercle d'Orient bloğu ile Melek Sineması İstanbul Belediyesi tarafından satın alınır. 1950'li yıllarda Melek'te MGM, Fox ve Columbia'dan seçilen salon filmleri gösterime girmeye başlar. Bu dönemin en dikkat çeken filmleri On The Town, Two Weeks With Love, Singin' in the Rain, The Toast of New Orleans, Everybody Does It, Cheaper by the Dozen, The Jackpot, Gone To Earth, Valentino, All About Eve gibi filmlerdir. Bu yıllarda Gone With the Wind'in ilk gösterimi de yine Melek'te yapılmıştır.

Melek Sineması farklı türden Hollywood filmlerinin Beyoğlu'ndaki en önemli merkezlerinden birisi haline gelir.

İpekçiler'in 1954'te Yeni Melek'i açmasıyla Melek Sineması da eski ağırlığını yitirmeye başlar. Ses getiren meşhur filmler Yeni Melek'e kaydırılınca burası sosyetenin yeni buluşma mekanı haline gelir. Melek ise yavaş yavaş düşüşe geçer. Belediye tarafından 1951 ve 1956 yıllarında iki kez satışa çıkarılan Cercle d'Orient bloğu, 1957'de Emekli Sandığı'na satılır. Bu dönemde Emekli Sandığı Emek Film adlı şirketi kurar ve sinemanın adını da Emek Sineması olarak değiştirir. Emekli Sandığı, devraldığı diğer sinema olan Sümer (Rüya Sineması) ile birlikte Emek'i onarımdan geçirir ve her iki salon da La donna più bella del mondo (Dünyanın En Güzel Kadını) filmiyle açılış yaparlar.

“Beyoğlu'nun gerçek bir sinema kalesi” olarak tanımlanan Emek Sineması'nın Beyoğlu sinemaları arasında özel bir yeri vardı.

Yıkılması kamuoyunda kabul görmedi. Bu süreçte yoğun protestolar gerçekleşti ancak Kamer İnşaat’ın Grand Pera isimli projesi için yıkıldı. Projenin üst katında aslına uygun olarak yenisi(?!) yapıldı.

 

 

GLORYA SİNEMASI (1930) ESKİ LUXEMBURG SİNEMASI 1924 / SARAY SİNEMASI 1933

Demirören AVM’nin bulunduğu yerde önce 1913’te Luxembourg Sineması yapıldı. Daha sonra Glorya ve nihayet 1930’larda Saray Sineması oldu. Geniş fuayesi ve salonuyla bütün Türk filmlerinin galalarını da ağırlayan sinema, aynı bloktaki Lüks Sineması’yla birlikte uzun yıllar önce kapandı. 2000’lere kadar gelen bina, bir süre önce yıkıldı ve yerine AVM yapıldı.

LALE SİNEMASI (1930)

Dönemin en güzel sinemalarından biriydi. Karaköy Börekçisi Hüseyin Efendi tarafından eski bir köşkün yerine inşa ettirildi ve 1939’da açıldı. İstiklal Caddesi üzerindeki bu sinema küçülüp bölünerek 2000’lere kadar açık kaldı.

RÜYA SİNEMASI (1930)

Rüya Sineması, Yunan Konsolosluğu olarak kullanılan Şişmanoğlu Konağı ile Serkildoryan’ın arkasındaki boş alana 1930 yılında yapıldı. İlk adı Artistik Sineması’ydı sonra Sümer ve Rüya oldu. Uzun yıllar seks filmleri gösteren sinema birkaç yıl önce festival ve vizyon filmleriyle bir atağa kalkmak istediyse de ömrü vefa etmedi. Emek Sineması’yla birlikte kapatıldı. Şimdi Emek’le aynı kaderi paylaşıyor.

 

SİNE-POP SİNEMASI (Eski “Yeni Ar” Sineması) (1943)

Çok yakın zamana kadar da Beyoğlu’nun en popüler sinemalarından biri olarak çalışan Sine-Pop, Yeşilçam Sokak’ta 1943 yılında Ar Sineması olarak açıldı. Demirören AVM inşaatı sırasında gürültüden etkilendiği, sonra duvarlarında çatlaklar oluştuğu haberleri yer aldı. Kasım 2012’de kapandı.

ALKAZAR SİNEMASI (Eski Elektra Sineması) (1948)

1923 yılında Electra Sineması olarak perde açmıştır. Sonra Alkazar Sineması adını alan sinema, İstiklal Caddesi’nin hemen başındaki sinema giriş kapısıyla dikkat çekmekteydi. Bir süre kapalı kalan sinema, 90’larda aralarında Onat Kutlar, Yılmaz Zafer gibi sinemacıların olduğu bir ekip tarafından üç salonluk yeni bir sinemaya dönüştürülmüştü. 2010 yılında kapanmak zorunda kaldı.

Alkazar sineması, Son Matine, 2010

ATLAS SİNEMASI (1948)

İstiklal Caddesi üzerinde adını verdiği Atlas Pasajı’nda bulunan sinema, İstanbul’un en büyük ve tarihi sinemalarından biri.

1870'deki Büyük İstanbul Yangınından sonra Sultan Abdülaziz zamanında Ermeni işadamı Agop Köçeyan tarafından kışlık ev olarak kullanılmak üzere yaptırılmış. Taş ve dökme demir kullanılarak karkas özelliklerde inşa edilen binanın bugün pasaj olarak kullanılan zemin katının eskiden at ahırı olarak kullanıldığı daha sonra ise at cambazhanesine dönüştürüldüğü biliniyor.

Zamanla ihtiyaçlar doğrultusunda binanın mimari şekli değiştirilerek bugünkü pasaj kısmına ilave yapılmış ve konak kısmıyla birleştirilmiş. Konak daha sonra Köçeyan tarafından Taksim Vosgeperan Ermeni Kilisesi'ne hediye edilmiş.

1932'de geçirdiği onarımın ardından eğlence ve sanat merkezi haline getirilmiş.19 Şubat 1948'de 1.860 kişilik kapasite ve 35 loca ile Atlas Sineması ve Kulis Bar Restoran, 1951’de ise Küçük Sahne Tiyatrosu açılmış.1985’te Hazine'ye devredilen tarihi sinema Türker İnanoğlu ve İrfan Atasoy tarafından işletiliyor.

 


Herkes bilsin