Menu

AKM’yi yıkmak

Memlekette saat başına ortalama kaç son dakika haberi düştüğünü bilmezken, geçtiğimiz hafta Kültür Bakanı Nabi Avcı bir açıklama yaptı: “AKM yıkılacak” dedi. 2008 senesinde tadilat gerekçesiyle kapanan Atatürk Kültür Merkezi yani AKM, hasar gördüğü için yıkılacakmış. “AKM neden 8 senedir kapalı? Neden restorasyon çalışmaları durdu? AKM’nin yerine nasıl bir bina olacak?” gibi soruları sorarken, OHAL yasası bir fırsat olabilir mi diye düşünmemek olanaksız…

 

Atatürk Kültür Merkezi’nin tarihi, bugün geldiği nokta kadar hüzünlü. 1946’da temeli atılan opera binası, ödenek yoksunluğundan 1953 yılında Bayındırlık Bakanlığı’na devrediliyor. Ve mimar Hayati Tabanlıoğlu’nun projesiyle ancak 1969 yılında İstanbul Kültür Sarayı olarak açılabiliyor. İlk kez Verdi’nin Aida operası sahnelendiğinde Muhsin Ertuğrul, ‘neden milli bir temsil ile açılmadı’ ve ‘saraylar tarih sayfalarına geçmişken niye saray’ dedi.

AKM, 1970 yılında Cadı Kazanı’nın temsili sırasında yandı. Can kaybı olmadı ama büyük hasar aldı bina. Nadir Nadi bu yangınla ilgili olarak, ‘Kanalizasyonu olmayan bir şehrin opera binası nesine gerek’ dediği yazısında ‘Opera yanmış. Evet, acı şey. Ama toplumu için için temelinden kavramaya başlayan asıl tehlikeli yangını ne zaman göreceğiz?’ diyerek sanki bugünlere işaret etmişti.

Yangın sonrası bina yeniden Hayati Tabanlıoğlu’na emanet edildi. 1978’de bu defa Atatürk Kültür Merkezi olarak ikinci kez açıldı. O günden 31 Mayıs 2008 tarihine kadar - aralıksız - İstanbulluların kültür sanat yaşamında izler bıraktı Atatürk Kültür Merkezi.  Yenilenmek üzere kapatılan AKM, bir kez daha Tabanlıoğlu Mimarlık’a verildi. Ancak bu proje yargı kararıyla iptal edildi. 2009’da AKM, kültürel sit alanı olarak kabul edildi. Artık yıkılması söz konusu olamazdı. Sabancı Vakfı, aslına uygun tadilat için 30 milyon lira katkıda bulunacağını söylemişti ve 29 Ekim 2013’te restore edilmiş AKM hizmete girecekti. Ta ki dönemim başbakanı çalışmaları durdurana kadar…

“Operation: Orfeo” ile hem perdesini hem kapılarını kapattığında henüz Gezi Direnişi’nin simgesi olacağını bilmiyordu koca AKM. Bir dönem, ‘çapulcu’lardan öç almak istercesine polislerin karakolu olarak da kullanıldı.

Kimler gelip geçmedi ki o görkemli binadan… Cumartesi kulakların pasını silerdi klasik müzik konserleri. Zor bulunurdu operalara ve balelere yer. Aylar önce almak gerekirdi biletleri. Fiyatları o kadar uygundu ki, herkesin opera ve baleyle tanışması mümkündü. Bu bile ranttan beslenen, sanata, sanatçıya düşman iktidar hedef olmak için eşsiz sebepti.

Işıkları yandığında AKM’nin, Taksim’in ortasında güneş gibi parlardı. Bugün içinde bulunduğumuz karanlığın bir nedeni de bundan tam 8 yıl önce AKM’nin karanlığa gömülmesi olabilir mi?

“AKM’nin yıkılması hukuken imkânsız”

AKM’nin neden kapalı ve akıbeti ne olacak sorusunu Mimarlar Odası Genel Başkanı Eyüp Muhçu’ya sorduk:

AKP 2002 Aralık’ta iktidara geldikten sonra, sürekli AKM’nin yıkılmasını ve ticari fonksiyonları olan bir yapı yapılmasını gündeme getirdi.  Kültür sanat çevrelerinin ve halkın duyarlılığı ile bu gerçekleşmedi. Nihayetinde 2010 Aralık’ta Mimarlar Odası, Kültür Bakanlığı, 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı arasında yapılan protokolle binanın aslına uygun olarak restore edileceği teminat altına alındı. Ayrıca açılan davada, “anıtsal yapı olduğu için aslına uygun olarak restore edilebileceği ve yıkılamayacağı” yönünde yargının verdiği karar var. Bunun üzerine AKM’nin restore edilmesi için proje hazırlandı. Bu proje onaylanarak ruhsat verildi. Kaynak temin edilerek çalışmalar başladı. 2013 Mayıs’ta dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatıyla yapım süreci durduruldu. Yine dönemin kültür bakanı Ertuğrul Günay bu karara katılmadığını açıkladı. Bugün yapılması gereken, aslına uygun olarak AKM’nin restore edilerek halka açılmasıdır.

AKM’nin ömrünün tamamlandığına dair raporları olduğunu söylüyor bakan…      

Yapının hasar gördüğü doğru ama sorumlular restorasyonu durduran Kültür Bakanlığı ve kamu yönetimleridir. Kendi yarattıkları tahribatlarını yıkım için gerekçe göstermektedirler. Daha önce de, 2010’da, yapının güçsüz olduğu ve depreme mukavemet edemeyeceğini söylediler. Bunu da göstermek için Sakarya Üniversitesi’nden rapor istediler.

Neden Sakarya Üniversitesi?

AKM’nin yanı başında Türkiye’nin en saygın üniversitelerinden İstanbul Teknik Üniversitesi dururken neden Sakarya Üniversitesi? Çünkü İTÜ’nün restore edilsin kararı verebileceğinden endişe ettiler. Sakarya Üniversitesi’ndeki bilim insanları, akademisyenler çalışmalarını yaptılar. Binanın güçlendirilerek muhafaza edilebileceği ve fonksiyonlarını sürdürebileceği raporunu sundular. Hükümetin manipüle etmesine rağmen bilim insanları, bilimsel verilerle “yapıyı muhafaza edin” dediler.

AKM’nin yıkılmasının yeniden gündeme gelmesinin nedeni, OHAL yasası fırsatından yararlanmak olabilir mi?

Bugün yeniden gündeme gelmesi 2013 Mayıs’ta durdurulan yapıda birtakım hasarlar söz konusu oldu. Demir donatılar açık hale getirildi. Elektrik sistemlerinin, kabloların, ısıtma ünitelerinin ne olduğu meçhul. Restorasyon açısından önemli kaplama ve donatıların akıbeti meçhul. Sürece baktığımız zaman, iktidar yapıyı yıkmak istiyor.  Bu hedefi gerçekleştirmek için 15 Temmuz darbe girişimi gerekçe haline getirildi. AKM ile ilgili Kültür Bakanlığı ve hükümet yetkilileri açıklama yapmaya başladılar. OHAL yasası içinde demokratik tepkileri şiddetle bastırarak, kültür de doğa talanına ve bu tür projelerin gerçekleştirilmesine hız verdiler.

 İçerisinde opera salonunun da olacağı yeni bir bina ile AKM’nin yeri sembolik olarak var edilecek.

AKM, cumhuriyetin simgelerinden biri olarak toplumsal bellek içinde yer almıştır. Yılda 2 milyon yurttaş AKM’ye gidiyordu. Kültür ve sanat hizmeti sunuyordu. Buna karşı açık tutum söz konusu. Dönemin mimari özelliklerini de taşıyor AKM. Ayrıca yargı kararıyla güvence altındadır. Yeni binanın yapılması bu nedenle hukuken mümkün değildir. Yeni binada opera salonuna yer verilmesi AKM’nin değerlerini karşılamaz.

AVM’lerin bodrum katlarında kültür mekânı diye sunulan alanların hizmet vermediğini biliyoruz. Burada mantık sorunundan da söz etmek gerekir. İktidar her şeyi meta ve ticari gördüğü için kültürel mekânları gerçekte anlamamaktadır. İktidar bugün, OHAL ve KHK ile AKM’yi yıkıp, yok edebileceğini düşünüyorsa bunun bir yanılgı olduğunu görecektir.  

“AKP’nin politikaları o günden belliydi”

AKM’nin yıkılmasına karşı Mimarlar Odası’yla birlikte Nâzım Hikmet Kültür Merkezi, Özerk Sanat Konseyi, TOMEB İstanbul temsilciliği gibi pek çok sanat ve sivil toplum kuruluşu kamuoyuna çağrı yapmıştı. Konunun yeniden gündeme gelmesi üzerine Sanatçılar Girişimi üyesi Orhan Aydın’a AKM’nin akıbetini sorduk:

AKM’nin yıkılması tam bir sanat düşmanlığı örneği. 9 yıl oldu AKM kapanalı. 17 milyonluk kent, 9 yıldır operasız, balesiz, senfonisiz ve tiyatrosuz bırakılmaya çalışıldı. Koruma Kurulu kararlarını dönemin kültür bakanına anlatamadık. Yine o dönemin bakanlarından Ömer Çelik beni dava etti yazılarım yüzünden. Aslında her şey 2010 Avrupa Kültür Başkenti ile başladı. AKM’nin bu kapsamdaki bütçeden onarılacağı söylendi. Ajansın başkanı Nuri Çolakoğlu, Tabanlıoğlu Mimarlık ve biz bir araya geldik, üstelik şu anda operasyon yapılan Cumhuriyet’te gerçekleşti görüşme. Restorasyon yapılması için anlaşıldı. Sonradan ne olduysa, Nuri Çolakoğlu ile birkaç yönetici istifa ettiler. 80 milyon liradan söz ediliyordu bütçe olarak. Biz bu paranın akıbetini hiçbir yetkiliden öğrenemedik. Ne AKM’den ne bakanlıktan ne de başbakanlıktan bilgi alamadık.

Bugünün cumhurbaşkanı, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı iken, AKM ile ilgili ‘ne adını ne içinde olup bitenleri istemiyorum’ dedi ve Hürriyet gazetesinde bu haber olarak yer almıştı. O günden belliydi AKP’nin politikaları. Yalnız İstanbul’un değil, dünyanın en önemli rant merkezlerinden biri. Eyüp Muhçu’nun da dediği gibi, ticari yatırım için eşsiz bir yer.

AKM gerçekten yıkılabilir mi? 

Ben yıkılabileceğini düşünüyorum. Yalnızlaştırılmış sanat örgütleri bu durumda ne yapabilir? Biz yalnız AKP’ye değil, halka da buranın önemini anlatamadık. AKM önünde 15 eylem yaptık. İlki kalabalıktı. Sonra hükümetin baskılarıyla, valiliğin ve emniyetin izin vermediği eylemlerle sayımız azaldı. AKM’deki salonları yıllarca dolduran seyirciler bizimle birlikte sahip çıkmalı. OHAL yasasıyla birlikte burayı yıkmaya çalışmak şaşırtıcı olmaz. Ve tam bir sanat düşmanlığı olur. Tam bir yasa tanımazlık oldu. Ama ülkede adalet var mı ki AKM konusunda adalete uymalarını bekleyelim?

AKM’nin sökülen iç aksamları nerede?

Burada asıl konuşulması gereken büyük bir hırsızlık olayı var. Çürümeye terk edilmiş bir bina. İçinde AKM’nin çok önemli iç aksamları vardı. Spotlar, elektrik kabloları, sahne asansörleri, demir ve bakır aksamlar… Nerede bunlar?  Biz bunu araştırdık. Bir de baktık ki ikinci elcilerde… Onarım diye girildi binaya; aksamlar söküldü ve piyasaya satıldı. Kim söktü? Kim sattı? Belli değil. Kültür Bakanlığı, AKM müdürlüğü yanıt veremiyor. Mimarlar Odası suç duyurusunda bulundu. Mahkemeye, binaya girelim ve inceleme yapalım dedi. Ama mahkeme cevap bile vermedi.

Eyüp Muhçu, AKM’nin cumhuriyetin değerlerinin sembolleştiği bir bina olmasından dolayı önemli olduğuna vurgu yaptı. Siz ne dersiniz?

2013 Haziran Direnişi’nde, Gezi’den seslenişte hükümetten, validen, bakanlardan talepler sıralandı. Önce 11 madde idi ve sonra 4’e düştü. Bunlardan biri; AKM’nin aslına uygun onarılıp, yeniden hayata katılması vardı. AKM’ye karşı asıl düşmanlık burada başladı. Her söyleminde Gezi’yi diline dolayan anlayış, bu talebe karşı düşmanlık geliştirdi. Onarılmaması için her şeyi yaptı.

Şimdiki Kültür Bakanı Nabi Avcı, içinde opera salonu olacak yeni bina yapacağız, diyor. Bu ne demek?

İçerde ve dışarda hayatın tamamını savaş politikasıyla yönetmeye çalışan hükümet parasız kaldı. İhale ile AKM’yi yıkacaklar. Tabanlıoğlu’nu da dışlayarak, yandaş inşaat şirketlerine vereceklerini düşünüyorum bu işi.

Sabancı Vakfı 30 milyon lira vermiş ama…

O para da belli değil. Vakfın açıklamasına göre bakanlığın talebi olmuş. Biz para aktarıldı olarak biliyoruz. Devletin kendi bütçesi ile yapacağı işler değil bunlar. Bakın yapılan köprülere. Hepsi yap-işlet-devret usulüyle yapılıyor. Uluslararası şirketlere yandaş şirketler ortak edilerek, inşaat yapılıyor. AKM de öyle olabilir. Opera binasına benzemeyen bir bina yapıp; içine lokanta, dükkân ve göstermelik bir-iki salon koyacaklar.

 

Fotoğraflarla Atatürk Kültür Merkezi

 

 

 


Herkes bilsin