Menu
15 Aralık 2017

Korkusuzlar: Ana-akım çevreci filmler

Tuğçe Madayanti Dizici

Doğa, çevre dostu olan ve bu konularda insanların gözünü açmaya çalışan filmleri ne kadar övsek az. Ne yazık ki ana-akım sinema olarak bu meselenin hakkını veren az sayıda film vizyona giriyor.

Puan: 70
 

Korkusuzlar (Only the Brave)filminin üzücü bir rastlantı olarak dünyadaki orman yangınlarının son derece arttığı bir dönemde çekilmiş olması filmin etkisini arttıran bir unsur. Biliyorsunuz küresel ısınma ve orman yangınları birbiriyle çift taraflı olarak bağlantılı yani orman yangınları sadece küresel ısınmanın bir sonucu değil aynı zamanda bu yangınların küresel ısınma üzerinde önemli etkileri bulunmakta. ABD'nin Arizona eyaletinde 2013’te yaşanan bir afeti konu olan Korkusuzlar filmi hakkında ayrıntı vererek filmin tadını kaçırmak istemiyorum. Hikayesini yavaş yavaş ören, sona yaklaştığı anda duygu yüklü ve etkileyici son bir yarım saat yaşatan filmi türdeşleri olan afet ve kahramanlık filmlerinden ayrı bir yere koymamız gerekmekte.

Mükemmel görsel algı

Karakterlerini detaylı bir şekilde tanıtan film böylelikle seyircinin filmin içine iyice girmesine alan açmış. Bir saat sonrasında bu alanın biraz fazla genişlediğini düşünsem de filmin son dakikalarının seyirci üzerindeki etkisi aslında tam da bu sayede yüzde yüz arttırılmış. Afet filmlerinde bu denli düz anlatım ve zirve noktasının tek bir tane olmaması filmi tökezletebilecekken film bu önyargıyı yanlış çıkartarak  gerçekte yaşanmış olan bu felakete son derece saygılı bir biçimde yaklaşmış. Joseph Kosinski (Oblivion) çok güçlü görsel algısı olan bir yönetmen ve görsel kullanımında tercih ettiği ölçekler doğa faciasının boyutlarını çok iyi bir şekilde göstermiş. Olayı her açısıyla görsel olarak destekleyen sahnelerde, inanılmaz başarılı bir sinematografi eşliğinde itfaiyecilerin adeta cehennemin içine korkusuzca yürüdüklerine şahit olackasınız.
 

Sevgi dolu Amerika

Amerikalı liberallerin gözbebeği olan Amerika’yı yeren filmlerin arasında her sene bunun aksini de hatırlatan filmler çekilir. Geleneksel Amerika’nın güçlü erkekler, fedakar kadınlardan oluşan birbirlerine sıkıca bağlı toplulukların cesur, sıcak, öğretici ve sevgi dolu hikayesi olarak da görülebilecek olan Korkusuzlar filmi bir yandan bu görevi de başarıyla yerine getirmiş. Hikayenin içine adeta duygusal bir lokomotif olarak yer alan Miles Teller’ın (Whiplash) canlandırdığı karakter filme çok şey katmış. Fiziksel ve yaşam koşulları açısından eksikleri olan bir karakterin güçlü ekibe kabul edilme ve onların aralarında yer edinme hikayesi filmin en canlı damarlarından biri.
 

 

Ana-akım çevreci filmler

Doğa ve çevre dostu olan ve bu konularda insanların gözünü açmaya çalışan filmleri ne kadar övsek az. Her yıl yüzlerce çevreci kısa film, animasyon dünya festivallerinde gösteriliyor. Ancak büyük bütçeli ana akım sinema içinde bu meselenin hakkını veren az sayıda film vizyona giriyor. Geçen sene Deepwater Horizon (Büyük Felaket) filmini yazarken, film trajediyi yaşayan insanların dramı ve o felaket anında bu insanların neler yaşadıkları ile ilgili. O yüzden film –ana akım afet- filmi olarak değerlendirilmeli, demiştim. Bu sene de Korkusuzlar ana akım filmlerin çevreci sorumluluğunu üstlendi.
 

Mahcup zevk

Arketipler seyirciler tarafından tanınabilecek karakterlerdir ve bilinçaltı seviyesinde işlevseldirler dolayısıyla seyircinin güçlü duygusal tepkiler vermesini sağlarlar. Bu yüzden popüler Hollywood filmlerinde afet/çevrecilik meselesi bir kahraman ve bir düşmanı karşılıklı olarak sunmaya alışıktır. Örneğin Deepwater Horizon filminde film, felaketinin esas suçlusunu parmağını uzatarak rahatlıkla gösterip, kötü olanı Britanyalı enerji şirketi olan BP olarak işaret ediyordu. Korkusuzlar da ise bu şemaya sığınılmamış, kötü ve düşman denilebilecek arketiplere yaslanılmamış. Bence tam da bu noktada film çok güçlenmiş ve özelleşmiş. Çünkü doğal afetlerde suç hepimizin, yani seyircinin de. Bu tür filmlerden seyirci hem keyif alıp hem de bu keyiften dolayı suçluluk duyar, guilty pleasure; henüz en yakın çevirisiyle mahcup zevk, diyebiliriz bu duruma. Umarım ana akımda doğru ele alınmış afet filmlerinin sayısı artar çünkü gözümüzü açmamız gereken ve dik durmamız gereken en önemli meselelerin başında çevrecilik gelmektedir. Çevrecilik sosyal bir harekettir ve hayvan hakları ile birlikte yürütülmesi gerekir. Bu tür hareketleri desteklemeli, doğal kaynakları, ekosistemleri ve hayvanları korumak için eylemler geliştirmeliyiz. Kahraman olunacaksa bu meselenin kahramanı olmak önemlidir.

 
İçinizdeki çevreci süper kahramanı harekete geçirebilecek bazı filmler:

The China Syndrome (1979)

 


Silkwood (1983)

 


Erin Brockovich (2000)

 


The Day after Tomorrow (2004)

 

The Constant Gardener (2005)

 


An Inconvenient Truth (2006)

 


Garbage Warrior (2007)

 


Wall.e (2008)

 


No Impact man (2009)

 


Promised Land (2012)

 

 


Night Moves (2013)

 

 

 


Herkes bilsin