Menu
23 Mayıs 2017

Freddie Mercury: Kısa bir yaşama sığanlar

Sebla Kutsal

25’inci ölüm yıldönümünde özlemle anılan, "Ben yıldız değil, efsane olacağım" diyen, Queen grubunun kurucusu ve solisti Freddie Mercury’nin sesinin gizemi bugün hâlâ araştırılmaya devam ediyor.
Üstünde yaşadığımız bedbaht gezegen henüz Justin Bieber'lar, Katy Perry'ler tarafından işgal edilmemişken, gerçek müzisyenlerle kendimizden geçer, şanına yaraşır yıldızların sahne şovlarını seyrederdik. Bunlar arasında en önemli isimlerden biri kuşkusuz; 25’inci ölüm yıldönümünde özlemle anılan, "Ben yıldız değil, efsane olacağım" diyen, Queen grubunun kurucusu ve solisti FreddieMercury idi.

 

"Sanatçı" sıfatı taşıyan insanın ne gibi donanımlara ve yeteneklere sahip olması gerektiği konusunda çıtayı fazlaca yükselten Mercury; bugün hâlâ bilim insanları tarafından incelenen bir sese sahip olmanın yanında dünyanın gelmiş geçmiş en iyi şarkılarının bestecisi ve söz yazarıydı. Bu kadarla yetinemezdi elbette! Grubun ilk yıllarında kostüm ve sahne tasarımcısı olarak Queen'e ruhunu verdi, logosunu çizdi, ilerleyen yıllarda opera ve baleye göz kırptı. Bir dünya starıydı ama "yağ çekmesi" beklenen yapışkan magazincilere bilakis şirret davranırdı.

Böyle insanların ardından derin bir "of" çekip, gözlerimi kapayarak arkama yaslanıyorum. Çağımın, sanat dahil "insanı insan yapan" bütün olgularının içini boşaltan yavanlığı safra gibi ağzıma tırmanıp, genzimi yakıyor. Tiksinerek gözlerimi açıp, "Daha nereye kadar?" diye soruyorum kendime. "Daha ne kadar tatsızlaşacağız?"

Bir yazı için bu kadar can sıkıntısı kâfi!

Freddie Mercury gibi bir “yaşam âşığını” anarken gülümsemeye ve hayrete düşmeye devam etmeli, Bunun içinse onu ve anılarını anımsamak yeterli…

Galler Prensesi Diana’yı Drag Queen kılığına soktu

Lady Diana ile arkadaş olan Mercury, bir gün Galler Prensesi'ne travesti kıyafetleri giydirir ve onu gizlice bir gayclub'a sokar. Gittikleri yer dönemin en ikonik gaymekânlarından Royal Vauxhall Tavern'dır.

Prenses askeri bir ceket, koyu renk camlı güneş gözlükleri ve saçlarını gizlemek için deri bir şapka giyer. Güvenlik kontrolünden geçmeden içeri girmesi sağlanan Lady Diana, Freddie Mercury’yi görünce çılgına dönen kalabalık tarafından hiç ama hiç fark edilmez!

David Bowie’ye masalardan sahne yaptı

David Bowie ve Freddie Mercury'nin mazisi "Under Pressure"da güçlerini birleştirdikleri 1981 yılından çok daha eski. Bir anı: Bowie’nin Mercury’ye kıyasla daha meşhur olduğu gençlik yılları… Bowie, Ealing Art College'da çalmaya gelecek. Mercury büyülenmiş gibi onu takip ediyor, eşyalarını taşımak istiyor. Bowie, çaylak Mercury'yi işe sürmekten geri kalmıyor; masaları birleştirerek derme çatma bir sahne yapmasını istiyor ondan.

'Crazy Little Thing Called Love'u banyoda besteledi

ABD, Avustralya ve Almanya listelerinde haftalarca 1 numarada kalan şarkısı 'Crazy Little Thing Called Love' banyo küvetinde yıkanırken aklına gelir. Bir akustik gitar getirmesi için asistanı Peter'ı çağırır. Hemen bir havlu sarınıp çalışmaya başlar. Mercury'nin Elvis'e selam çaktığı şarkı hakkında Melody Maker'a itirafı şöyledir: "Bu şarkıyı yazmak 5-10 dakikamı aldı."

MJ’in evcil lamasına katlanamayarak “imdat” dedi

Mercury'nin gençliğinde hayranı olduğu isimlerden biri Popun Kralı Michael Jackson'dır. Yıllar sonra (1982'de), MJ'in California'daki evinde stüdyoya giren ikili ortaya başarılı bir iş çıkaramaz. Mercury o zamanlar, konu hakkında gayet politik bir açıklama yapar: "Farklı ülkelerde yaşamamız süreci zorlaştırdı, çalışmaları tamamlayamadık." Aslında stüdyoda olan biteni daha sonra Queen'in menajeri Jim Beach anlatacaktır: "Ansızın Freddie'den bir çağrı aldım, 'Hemen buraya gelebilir misin? Beni hemen buradan çıkarmak gerek' diyordu. Sorunun ne olduğunu sorduğunda Beach'in aldığı yanıt ise şudur: "Michael'ın evcil lamasıyla kayıt yapmaktayız, onu her gün buraya getiriyor. Lamayla kayıt yapmaya alışık değilim. Artık dayanamıyorum ve çıkıp gitmek istiyorum."

Hem tenor hem bariton

Freddie Mercury'nin sesinin 4 oktav olduğu söylenir. Bir rock şarkıcısından bekleneni hayli aşan bir özelliktir bu... Ancak Mercury'nin sesinin tek özelliği bu değildir. Günümüzde hâlâ bu eşsiz sesin gizemi araştırılmaya devam ediyor. Son olarak, bir grup Avustralyalı, Çek ve İsveçli bilim insanı yaptıkları çalışmanın sonuçlarını bu yıl Logopedics Phoniatrics Vocology'de yayımladı. Araştırma sonuçları gerçekten çok şaşırtıcı: Genelde tenor olarak bilinen Mercury'nin aslında baritona daha yakın olduğu ortaya çıkan sonuçlardan biri. Sanatçının bir opera düetini bu nedenle, yani "Bariton sesinin dinleyicilerine yabancı geleceğini" düşünerek iptal ettiğini de not edelim.

Rahmetli, şaman gibi söylerdi…

Artık hayatta olmayan bir kişi üzerinde çalışmak zor olsa da, araştırmacılar farklı yöntemlerle birçok bilinmeyeni daha ortaya çıkarmış. Onlardan biri de, Mercury'nin çoğu insanın konuşurken ve şarkı söylerken hiç kullanmadığı ventriküler kıvrımları kullanması. Bu gırtlak kullanımı ilk olarak Altay bölgesindeki şaman törenlerinde ortaya çıkıyor, bugün Moğol/Tuvan gırtlak müziği olarak biliniyor.

Pavarotti de kimmiş!

Diğer bir gerçekse, Mercury'nin ses tellerinin diğer insanlardan daha hızlı titreşmesi. Standart bir Titreşim 5.4 Hz - 6.9 Hz arasındayken, Mercury’ninki 7.04 Hz. titreşim için gereken mükemmel bir sinüs dalgasının değeri ise 1 olmalı, Luciano Pavarotti bu değere çok yakındı. Mercury'de ortalama 0.57 olan bu değer, ünlü rock şarkıcısının, Pavarotti'nin bile gırtlağında titretemediği bir yeri harekete geçirebildiğini gösteriyor.

 


Herkes bilsin