Menu
17 Nisan 2017

Işığın Sesi

Aslıhan Kazancı

Mete Atatüre ve ekibinin ölçtüğü, meczuplarca hissedilegelen ve bilimsel olarak da öngörülen fakat kanıtlanmamış kuantum gürültüsü; uzaysal ve uzamsal senfoniler için yeni şanslar sunuyor. Çalışma, mutlaklar ülkesi Türkiye'de “imkânsız”, “ölçülemez", "yapılamaz denilen” olarak tanıtıldıysa da; aslında olan bir şeyi daha iyi anlama çabası ve sonrasında onun kestirilemez yansımalarını bekleyiş.

 

Işığın sesi zamansızlıktan sıyrıldıktan beridir duyuluyor. Zamansızlıktan sıyrılmayı iyi ya da kötü bir durum olarak değil ama öylece, bir farkına varış olarak kabul edersek; insanın ondan beri yaşamı anlamlandırışını, zıtlıklar tanımlayıp bu zıt kutupların aralarında oluşturduğu koordinatlar üzerinden okuduğunu da görebiliriz.

 

Kıdemli idarecilerden Ay ve Güneş'in çocuklarından Stonehenge'in aynı zamanda koca bir müzik aleti olma olasılığı, gök cisimlerinin sesini duyup taklit eden şamanların ayinleri, aslen astronomik ve gezegensel döngülerin hikayesini anlatan Leylâ ile Mecnun, Kandinsky resimlerinin müziği ve sonsuz diğer türevler.

Öte yandan her zıttın içinde barındırdığı öteki zıtlığın sıkıntısızca kabulü de, Newton fiziğinden Einstein fiziğinin doğacağının ve onun yerini alacağının çok önceden işaretiydi belki. Mutlak siyah ya da beyaz yok, ama griler skalası. Yin ve Yang veya ışık tayfı. Kesin geometriler yok, şeyler kaotik ve öngörülemez, herkes her şeyden biraz ve bunu kabullenmek de sorun değil. Organik devamlılığın/kesintilerin sonucu ve kendiyiz. "Çelişiyor muyum kendimle? Pekâlâ öyleyse, çelişiyorum kendimle; genişim ben, çokluklar içeriyorum.”

Hayallerin, çılgınlıkların ve sanatın öngördüğü, hissettiği ve titrettiği şeylerin; bilimsel, tek dilde ve evrensel kanıtları ise aynı ağacın başka bir dalı. Işığın ve karanlığın, boşluğun ve doluluğun, olmanın veya olmamamın işlenegeldiği sanatın paralelinde bunların matematiksel formülasyonları, fiziksel deneylerle kanıtlanabilirlikleri veya olanaksızlıkları, ya da her neyse, orkestranın farklı enstrümanları gibi de aynı zamanda. Katmanlar kimi zaman ahenk kimi zaman kontrast içinde ama bu da düzen ya da kaosun doğal uzantısı.

Mete Atatüre ve ekibinin ölçtüğü, meczuplarca hissedilegelen ve bilimsel olarak da öngörülen fakat kanıtlanmamış kuantum gürültüsü de; uzaysal ve uzamsal senfoniler için yeni şanslar sunuyor. Çalışma, mutlaklar ülkesi Türkiye'de “imkânsız”, “ölçülemez", "yapılamaz denilen” olarak tanıtıldıysa da; aslında olan bir şeyi daha iyi anlama çabası ve sonrasında onun kestirilemez yansımalarını bekleyiş. Ölçüm; tam karanlıkta bile her daim var olduğu düşünülen temel gürültü seviyesinin, aynı karanlığa çok az miktar ışık eklediğinde düşürülebileceğini ispat ediyor. Bulgu uygulanabilirlik bakımından direkt olarak bir alana henüz hitap etmiyor. Ancak çalışmanın sadece kendi alanı için değil; birçok alanda oluşturabileceği domino etkisini, kendi alanında nasıl bir etki yaratabileceğinin belirsizliğini veya ışığın yaşadığımız dönemde biraz daha anlaşılmış olmasını kutlayabiliriz. Deneyin fiziksel niteliklerini elbette herkes anlamak ya da anlamış gibi yapmak zorunda değil ama çoklu ilhamlar içerdiğini hissedebiliriz. Belki en basit mekanik ilhamı: merak etmek, bir şeyleri daha da sorgulamak, denemek ve sonuç alıp öte etkilerini beklemek olabilir. Ama bunun yanında karanlıkta her daim var olan bir ses olması, ışığın karanlıkla tepkimeleri, ışık & karanlık & ses ilişkisi herkese birtakım hikayeler anlatabilir, mitler kurdurabilir. Elbette tüm bilimsel bulgular aynı şekilde hayaller kurdurabilir ancak bu gibi haberlerin etkili bireysel başarılar dışında pek gündeme giremediği bir memlekette müşterek duyulanlarla güzelleşip, yeniden beraber hayal kurabilme ve bütün için güzel bir şeyler yapma teşvikini yaratma koşullarını zorlamalıyız.

Evet, asıl "büyük oyun” o koşulların güncel hâli. Asıl konuşmaya değer şeylerin konuşulamaması, zavallıların karanlığına biraz ışık ekleyip durmak bilmeyen gürültülerini azaltamamak. İyi bir şeyler yapma enerjisinin, güzellikleri yaşamaktan acizler tarafından vakumlanması ve toplu uyuşukluk. İşini haysiyetiyle, özenle yapanları; sanatla, bilimle ve emekle doğruya biraz daha yaklaşmayı umanları ve onların işlerini, konu her ne ise onu samimiyetle ve tutkuyla inadına konuşmayacaksak galiba o zaman topyekûn yok olacağız. Ülkenin doğusunun yirmi yıl içinde, küresel iklim değişikliği etkisiyle su kaynakları bakımından teşkil edeceği önemi yerine bölgenin etnik milliyetçi etkilerle şekillenmiş olası yeni sınırları ya da savaşları konuşuluyorsa; eğitim kalitesi bu şekilde sürerse genç nüfusun yalnızca kontrolsüz bir güç olacağından bahsedilmiyorsa ve ekilmiş dolayısıyla biçilecek olan ya da olası doğal afetler en ufak bir gündem oluşturmuyorsa ve oluşturmayacaksa bunun değişmesi gerekiyor. İnsan kendini zamanın içinde tanımladığından beri en önemli meselesi doğayı anlayabilmesi ve onunla kurduğu ilişki oldu ve potansiyel sonuçları bakımından bu ilişki şimdi belki her zamankinden daha da kritik. Gelişemeyenler: bu işleyişi ıskalayanlar, buna odaklanamayan veya odaklandırılmayanlar. Çünkü "İstesek de istemesek de beraberiz yavrum”; önce kendi coğrafyamızda sonra Dünya’da, Güneş Sistemi’nde, Samanyolu'nda ve Evren’de ve bu bilinçle herhangi bir şey yapmak isteyenlerin alanlarını genişletmek gerekiyor. Acilen hep birlikte dans etmeli, çok sesli şakımalıyız.

 

 

Kapak tasarımındaki kolajda Kandinsky'nin 'Several Circles' isimli eseri kullanılmıştır.


Herkes bilsin