Menu
6 Şubat 2018

"Yaşadığımız şehir katilimiz olmasın!"


Hafriyat Kamyonu Terörü sebebiyle hayatını kaybeden Şule İdil Dere’nin davasının 2. duruşması 7 Şubat 2018 çarşamba günü Kartal Adliyesi 'nde görülecek.
 

AYKIRI AKADEMİ

Şule İdil, 12 Mayıs 2016’da İstanbul Büyükşehir Belediyesine (İBB) ait hafriyat kamyonunun çarpması sebebiyle hayatını kaybettiğinde 23 yaşındaydı. Olay sonrası haklarında soruşturma açılması talep edilen 11 İBB yetkilisinden 8 üst düzey yöneticinin yargılanmasına İstanbul Valiliği ve İstanbul Bölge İdare Mahkemesi izin vermedi. Soruşturulma izni verilen 3 İBB alt düzey yetkili ve 4 İSTAÇ A.Ş. yetkilisinin yargılanması için hazırlanan iddianame ise kazadan 17 ay sonra tamamlanabildi.  İddianamede savcılık, 7 kişinin TCK 85/1 maddesince “taksirle ölüme neden olmak” suçundan 2 yıldan 6 yıla dek hapisle cezalandırılmasını istedi. Savcılığın bu talebi, aslında kimsenin hapis bile yatmayacağı anlamına geliyordu.  Sanıkların 'bile bile önlem almama suçundan Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanmaları gerektiğini belirten davacı avukatları; ‘daha az  ceza almaları için Asliye Ceza'da yargılandığını’ ifade ediyorlar.

Kazadan 20 ay sonra, 7 Aralık 2017’de, davanın ilk duruşması görüldü. Duruşmada İBB ve İSTAÇ A.Ş., can güvenliği almadıkları için can alındığını kabul etti; her iki kurum da yaya can güvenliği tedbiri almak bizim işimiz değil diye savunma yaptı!

Dava sonrası Şule İdil’in ailesi her bir satırı dikkatle okunması gereken şu açıklamayı yaptı:

Sanıkların bugün yapılan duruşmada vermiş oldukları ifadeler göstermiştir ki:

İdil’in canına mal olan Kurbağalıdere çalışmasında insan yaşamını koruyacak hiçbir önlem alınmamıştır. Bırakın önlem alınmasını, yasal yükümlükler yok sayılmış, önlem almak akla dahi getirilmemiştir.

Kurbağalıdere ıslah çalışması için İstanbul gibi metropol bir kentte Kadıköy gibi merkez bir ilçede bir şantiye kurulmuştur.

Sanıklar, bu şantiyenin kimin emri ve izni ile kim tarafından kurulduğu sorusunun yanıtını verememiştir.

İBB yasanın arkasına saklanıp, İstanbul Valiliği kararı ile işin sorumlusu olan yetkililerin yargılanmasına izin vermediği için, duruşma salonunda iş sahipsiz kalmıştır.

Eğer İBB yaptığı işe sahip çıkamıyor, işi ortada bırakıyorsa bu kentte yaşayan hiç kimse güvende değildir.

İBB ve İSTAÇ A.Ş. personeli sanıkların ifadesinden anlaşılmıştır ki, hiçbir risk analizi yapılmadan, alınması gereken çok basit temel önlemler alınmadan sadece kamyon, kepçe vb. araçlar temin edilip işe başlanmıştır.

İş yapılırken çevreye verebilecekleri zararları dert edinmediklerinden tüm organizasyonu, kaç ton çamur çıkartıldı, kaç kamyon girdi çıktı üzerine yapmışlardır.

Hafriyat kamyonlarını anlık izleme sisteminin İBB’de olmasına, bu sistemle kamyonları kontrol etmelerine karşın yaya yolunun manevra sahası olarak kullanılmasına göz yumulmuştur.

Duruşmada sanık ifadelerinde, işin kontrolünün sadece kamyon saymaya indirgendiği itiraf edilmiştir. Ancak iki şey hiç ihmal edilmemiştir:
1. Kurbağalıdere ıslah çalışmasında kaç kamyonun yük aldığı kaç ton çamur çıkartıldığı, kamyonların kaç sefer yaptığını saptayacak görevliler işin başına getirilmiştir.
2. Kamyon şoförlerine kaç sefer yapmaları gerektiği, kamyonların izlendiği mesaj atılarak bildirilmiştir.

Kamyon şoförü, geri geri giderken kendisine yol gösterecek bir nezaretçi olması gerektiğini bildiğini belirttiği halde, “her zaman nezaretçi olmadan çalışıyorduk” diye, nezaretçi almadan geri geri gitmeye devam etmiştir. Üstelik kamyonun sağından solundan yayaların geldiğini görüp durmasına, başka yayaların olabileceğini bildiği halde, aldırmadan çalışmaya devam ettiğini itiraf etmiştir.

İBB Deniz Hizmetleri Müdürlüğü kamyon saymak için görevli koymayı akıl etmiş ancak güvenliği hiç dert edinmemiş, yayalar için herhangi bir güvenlik tedbiri almaya gerek görmemiştir.


Duruşmada yine İSTAÇ A. Ş. yetkilileri “saha sorumlularını İBB atadı, biz merkez şantiyede önlem aldık saha bizim işimiz değil, biz sadece araç ve işçi temin etmekle görevliyiz” diyerek kıllarını dahi kıpırdatmadıkları ortaya çıkıştır.

İBB yetkilileri, yargı önüne çıkma aşamasında yasayı kalkan olarak kullanmakta gösterdikleri becerinin çok azını bile işin güvenliğini almak için göstermemiş oldukları ortaya çıkmıştır,

Sonuçta, İBB ve iştiraki İSTAÇ A.Ş., yasal yükümlüklerini yerine getirmedikleri için ölüme kadar gidecek ağır sonuçların doğabileceğini bilmelerine, bilmekle yükümlü olmalarına karşın, sonuçları umursamadıkları için gencecik bir kız yaşamını yitirdi.

Kurbağalıdere ıslah çalışmasının sahibi İstanbul Büyükşehir Belediyesi’dir (İBB). Belediyenin sahibi olduğu dere ıslah çalışması yapılırken, insan yaşamı ve çevre güvenliği için gerekli hiçbir önlem alınmadığından Şule idil Dere yaya yolunda hafriyat kamyonunun altında kalarak yaşamını yitirdi. Bugünkü duruşmada sanıkların ifadeleri ne yazık ki bu gerçeği acı bir şekilde teyit etmiştir.

Biz bu sürecin sonunda hiç kimsenin yaptığı yanına kâr kalmasın, yaşadığımız şehir katilimiz olmasın diye mücadele etmeye devam edeceğiz. Şule İdil Dere için adalet aramaya devam ediyoruz.

Şule İdil Dere Ailesi

 


"Hakim: Neden can güvenliği için önlem almadınız?
Sanık: Öyle bir işlem gerektiğini bilmiyordum"


Savunmaların akıl ve vicdanı zorladığı bu davanın ikinci duruşması 7 Şubat saat 10:00’da Kartal Adliyesi  57. Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülecek.

‘Denetimsiz’ kentsel dönüşüm inşaatları ve mega projeler sebebiyle İstanbul’da ‘bir türlü önlenemeyen(!)’ bir trafik terörü yaşanıyor: Son 20 ayda 38 kişi hafriyat kamyonları ve beton mikserleri yüzünden hayatını kaybetti.
 


Parkta, kaldırımda; alışverişe giderken; mahallelerinde yaşama hakları ellerinden alınan bu insanlar sadece istatistiki bir veri değiller. Yaşananları ‘kaza’ olarak değerlendirmekse kendi kendimizi kandırmaktan başka bir şey değildir.

Yaşananları 'hafriyat kamyonu şoförlerinin dikkatsizliğine bağlamak' sorunu - en basitinden – hafife almaktır.  Esas sorun bunca ölümlü olaydan sonra hala aynı sistemin devam ettirilmesi; gerçek sorumluların sorumluluğu üzerlerine almaması ve görevlerinin gereğini yerine getirmemesi ve sonuçta hiçbir cezai yaptırıma tabi olmamasıdır.

Kentsel dönüşüm ve mega projeler devam edecek. Sistemin bizatihi kendisini sorgulamamız ve değiştirmemiz gerekiyor.

 


Kaynak/Alıntı

- Şule İdil Dere adına açılan twitter ve facebook hesapları:  "Şule İdil Dere için Adalet Arıyoruz" - "Yaşadığımız şehir katilimiz olmasın!"

- www.bianet.org, Şanver İsmailoğlu: "Hafriyat Kamyonlarının İstanbulu"

 

 

 


Herkes bilsin