Tiyatro, Hıyar ve Faşizm üzerine...
Cansu Fırıncı
Adolf Hitler ve joseph Gobbels, Charlottenburg Tiyatrosunda, 1939
Tek bir muhalif tiyatrocu kalmasa bile, hatta tiyatrocuların hepsi zabıta yapılsa bile tiyatro ele geçirilemez çünkü tiyatronun kendisidir muhalif olan. Soruyorum bir kez daha Carl Valentin Valentin, tiyatroyu ele geçirmek kime nasip olmuştur, Hitler’e mi?
Alman kabare sanatçısı Karl Valentin, Hitler’in oyununu izlediği bir akşam Alman sermaye sınıfı ile Naziler arasındaki akçeli ilişkiye inceden dokunduruverir: ”ve büyük şef siyah Mercedes’i ile köşeyi dönüyordu.”
Nasırına basılan Hitler elbette oyundan sonra Gestapo marifetiyle Valentin’i uyarıyordu. Hitler Valentin’i ele geçirmek için yanıp tutuşuyordu.
Ertesi akşam Valentin oyuna çıktı, Hitler’in koltuğu boştu, gestapolar her zamanki masalarındaydılar. Valentin terliyordu. Vakit geldi, replikler aktı: ”ve büyük şef köşeyi döndü… Arabası siyah bir Mercedes değildi!”
Naziler sanatı, edebiyatı, tiyatroyu, mizahı ele geçirmek için yanıp tutuşuyordu. Kitapları kent meydanlarında toplayıp yakıyor, sanatçıları tutuklayıp kamplara gönderiyor, tiyatro binalarını kapatıp mühürlüyor, tutuklayamadığı sanatçıları işinden atıp açlığa mahkum ediyordu. Sanatçıları ele geçirince sanatı da ele geçireceklerini sanıyorlardı.
Tam bu sırada Valentin kabaresinin final repliklerini haykırıyordu. Sanatçı dediğin iktidarın yanında durmalı, onun propagandasını yapmalı, büyük şefe saygı duymalıydı:
"-Heil..! Heil..! Heil..!
(Valentin’den bunu beklemeyen seyirci şok geçirmişti, Gestapo’nun gözlerinde zafer ışıltısı parlamıştı, büyük ve uzun, buz gibi bir sessizlik oldu.)
-Ne bakıyorsunuz, adamın adını unuttum…”
Seyirci kahkahaya boğuldu, gestapo öfkeyle sustu.
Bu bir faşizm hikayesidir.
***
Sur Belediyesi’ne kayyum olarak atanan Vali Yardımcısı Bilal Özkan, Kültür Müdürlüğü’ndeki 5 tiyatrocuyu Zabıta Müdürlüğü’ne atadı.
Tekerleme gibi temrin gibi bir şey. Bir berber bir berbere bire berber gel beraber berber dükkanı açalım, demiş.
N’apsın zabıta üniforması giydirilmiş tiyatrocu? Kaçak reji koyan rejisör mü kovalasın, doğaçlama espri yapan oyuncu mu? Hale gidin meyve-sebzeleri teftiş edin desen hıyarın iyisini kötüsünden ayıramazlar belki ama insanın hıyarını gözünden hem de yeşiline bile bakmadan şıppadanak ayırıverirler. Mesela bu beş tiyatrocuyu zabıta olarak değil de müfettiş olarak atayıp verin ellerine yetkiyi, devletin içine çöreklenen paralelcisini, menzilcisinden bir güzel ayıklayıversinler size. Sonuçta herkes tarafından açıkça bilinir ki bütün tiyatrocular aynı cemaattendir ve önderleri de Şeyh Pir’dir.
Sonra Şekerpare filmini hatırlatırım! Bir zabıtanın yerle yeksan ettiği bakara makara düzeninin filmini unutulmazları arasına koydu bu halk. Beş zabıta ne yapmaz bu düzene, varın gerisini siz düşünün!
Daha önce de Su Ürünleri Hali müdür yardımcılığı, ardından da Ümraniye Belediyesi Zabıta Müdürlüğü yapan Şevket Demirkaya Şehir Tiyatrosu Müdürlüğü’ne atanmıştı. Darülbedayi’ye hıyarın iyisinden anlayan müdür mü atamışlardı, tiyatro müdürü dediğin maldan anlar mı demişlerdi, sahneye konan oyunların işportaya düşmesini mi engellemek istemişlerdi, kim bilir?
Bu sefer müdürü zabıta ya da hal müdürü olmayan Darülbedayi’den kadrolu oyuncu ve yönetmenlerin yanı sıra 20 sözleşmeli oyuncu OHAL kapsamında “düşük performans” gösterdikleri gerekçesiyle işten atıldı. Akabinde 11 sözleşmeli oyuncu “performanslarının o kadar da düşük olmadığı” gerekçesiyle işe geri alındı ama 9’nun performansında değişiklik bulunamadı.
Son yıllarda, tiyatro, hıyar ve zabıta üzerine enteresan bir performans var.
Bu bir ileri demokrasi hikayesidir.
***
Tarih boyunca bütün diktatörler genelde sanatı, özelde tiyatroyu ele geçirmek, ele geçirip iktidarın borazanı haline getirmek istemişlerdir. Kendi sanatçılarını yaratmak, onları devlet imkanlarıyla donatmak yetmemiştir hiçbir zaman, gözleri hep muhalif sanatçıların üzerine dikilmiş, onları satın almak ya da susturmak istemişlerdir.
Sanmışlardır ki tiyatrocuları ele geçirince tiyatroyu da ele geçirmiş olacaklar. Oysa bir tek muhalif tiyatrocu kalmasa bile tiyatronun kendisidir muhalif olan!
Hem tiyatroyu ele geçirmek kime nasip olmuş, Hitler’e mi, Pinochet’e mi, Kenan Evren’e mi?
Zabıta dediğin halden anlar, halci dediğin hıyardan. Tiyatrocu dediğin de hıyarağasından... Bunu anlamayan zihniyettense bir cacık olmaz
Lafı daha fazla uzatmayayım, Hitler diyordum, Pinochet diyordum, Evren diyordum, kimden bahsediyordum?
Ne bakıyorsunuz adamın adını unuttum!