Biz İyi Biliriz Abimizi…
Enver Aysever
fotoğraf: @ayseverYaşam insanı defalarca sınar. Şöhreti genç yaşta elde edip, buna yenik düşmeden, kendi sözün uğruna tüm dünyayı karşına alma cesaretin varsa Tarık Akan oluyorsun!
Günün birinde Tarın Akan’la tanışacağım aklıma gelmezdi. Dostluk edeceğimi söyleseler ayaklarım yerden kesilirdi sanırım. Hele ki; Tarık Abiyle yolculuk edeceğim, günlerce söyleşip, dertleşeceğim, memleket meselelerini paylaşacağımı vaat etse biri; “bu benim tahayyülümü aşar” derdim. Neden mi? O Tarık Akan da bu yüzden. Beyaz perdeden ruhumuza, düşüncemize, dünyamıza giren; hem tanıdık, yakın, içten, hem de gökteki en parlak yıldız kadar ulaşılmazdır da ondan! Aramızda kuşak farkı var, aynı semtte yaşamış, büyümüşüz gerçi, yine de bir memur ailesinin çocuğu Tarık Akan’ı nasıl tanısın ki!
Öyle değilmiş meğer… Yaşamın güzelliği burada başlıyor. Aydınlanma için savaşıyorsanız, sanata/sanatçıya tutkunsanız, emeği en büyük değer sayıyorsanız, işçi sınıfına inanıp mücadeleye girmişseniz ve hiçbir dönem ilkelerinizden vazgeçmeden, inadına sözünüzü söyleyip, özgürlük peşinden koşuyorsanız, gün gelip, kesişiyor Tarık Akan’la yolunuz! Yaşam insanı defalarca sınar. Şöhreti genç yaşta elde edip, buna yenik düşmeden, kendi sözün uğruna tüm dünyayı karşına alma cesaretin varsa Tarık Akan oluyorsun!
Beyaz perdenin pırıltılı dünyası, bir anda kâbusa döner. Orada da iktidar vardır, mafya tipi ilişkiler alabildiğine egemendir. Ama işte dedim ya; mesela Nâzım Hikmet sevdanız varsa, şaşırmazsınız yolunuzu! Ülkenin güç dönemlerinde tanıyoruz insanları. Kimi sevdiklerimizle vedalaşıyoruz acıyla. Siliyoruz gönlümüzden, anılarımızdan…
Kimini şarkılarıyla, kimini filmleriyle, oyunlarıyla, kitaplarıyla sevdik de, ihanet ettiler halklarına; aydınlığa, ilericiliğe, özgürlüğe. Tarık Akan’ın terazisi hiç bozulmadı. 12 Eylül 1980 darbesinde nerde durduysa, hep orada olmaya devam etti! Taksim Meydanı’nda oldu 1 Mayıs’larda; Silivri zindanlarının önündeki barikatları yıktı; Mustafa Kemal’in adını anmak suçken haykırdı caddelerde; Gezi çocuklarının abisiydi, son nefesine dek vazgeçmedi onlardan; boyun eğmedi, eğenlerle de selamı kesti! Devrimciliğini hep söyledi…
“Aykırı Sorular”da Ali İsmail Korkmaz Vakfı kuruluşu için abisi Gürkan’la program yapacağımız gün, bir paket geldi yayın öncesi. Yaş günüydü Ali’nin. Vurulmuştu, toprağa düşmüştü de, biz onu yaşatmak için çırpınıyorduk. Açtım paketi, bir pasta. Gönderen Tarık Akan… “Sakın ola ki benim gönderdiğimi söyleme yayında, onca işin arasında, unutursun Ali İsmail’in pastasını, diye düşündüm” dedi Tarık Abi. Geçen gün Gürkan Korkmaz paylaşmasa sosyal medyada anıyı, bu sır, ölene dek bende kalırdı… Şimdi Ali İsmail, Tarık Abiye emanet!
Geçen pazar hastanede ziyaretine gittik. Aklı yerinde, yaşam gücü tamdı ama hakikati görür haldeydi. “Nasılsın?” dediğimde, eliyle işaret etti “bombok” dedi Tarık Abi. Ara sıra telefonlaşıyorduk, hep iyi olduğunu söylüyor, asla dert yanıp, ilgiyi üstüne çekmek istemiyordu. Sanki memleketinde bunca acı yaşanırken, ondan söz edilmesini ayıp sayar halde, hassastı.
Şimdi arkasından söven yobaz takımına bakıyorum da, bir çift söz etsen, yarısı boşa gider. “Düşmanın bile mert olmalı” derler. Arkadan konuşmadı, hançerlemedi Tarık Akan sizi, ne diyecekse, yüzünüze söyledi. Dünkü ortağınız gibi kumpas kurmadı, paraya tamah etmedi… Sarayınıza soytarı da olmadı! Keşke bunun kıymetini anlayacak inceliğiniz olsa! Nerede…
Ben Tarık Akan’ı tanıdım. Tam da bir memur ailesinin çocuğu olduğum için kolay dil kurduk. Bakırköy sokaklarının dili değişmiyor işte. O mahalle dilidir. Hemen tanırsın birbirini. Son bir çift sözüm var herkese: Tarık Abi; ne Kürt, ne Türk, ne de herhangi bir halkın çocuğuna ihanet etmedi! Doğru bildiği yolda, tüm dünya çocukları eşit, adil, özgür yaşasın, diye emek verdi. Hep aydınlanmacı oldu. Vazgeçmedi. Elbet herkesin ardından soracaklar: “Nasıl bilirdiniz?” diye. Milyonlar haykıracak Tarık Abi için! Biz iyi biliriz abimizi…
Siz aynada suretinize bir bakın, neler göreceksiniz kim bilir…
O Tarık Akan’dı, beyaz perdenin ulaşılmaz yıldızı.
Sonra Tarık Abim oldu, dostluk ettim.
Her haliyle çok sevdim, çok özleyeceğim!
(17 Eylül 2016)