Menu

“İttifak partileri uçaklardaki ‘business class’ yolcuları gibi olacaklar”


Türkiye’nin gündemi 16 Nisan 2017’deki anayasa referandumundan sonra, 2019’da yapılacak olan seçimlere odaklandı. 2019’da yapılacak hem yerel hem genel seçimler için “Son seçim mi olacak?” tartışmaları iyice alevlenmiş durumda. Meclisten geçtiğimiz günlerde apar topar geçirilen ittifak yasası ile gözler siyasi partilerin takınacağı tutumda. Sokağın nabzı ile siyasilerin nabzı aynı atmıyor elbet. Seçim güvenliği, OHAL koşulları, baraj sorunu gibi gerekçeler işsiz, umutsuz, özgürlükleri kısıtlanmış halk için artık pek de anlamlı değil. Zira referandum sonrası tepkisini göstermiş “hayırcılar”, boykotu gündeme getirdiler. Önümüzdeki günler daha çok tartışmalara gebe.
Seçimle ilgili tartışmalar devam ederken, ittifak yasası nedir, ne değildir, Aykırı Akademi olarak masaya yatırdık. “Türkiye’de Seçim Sistemleri” isimli kitabı yakın zamanda çıkan ve seçim sistemleri konusunda akademik çalışmalarıyla tanınan Doç. Dr. Burak Cop’a ittifak yasasını, sakıncalarını ve neler yapılması gerektiğini sorduk.
 

AYKIRI AKADEMİ - Söyleşi

Seçim sisteminde yapılan değişiklik için "ihale şartnamesi" benzetmesi yapıyorsunuz. Neden?

Tam da AKP ve MHP'nin ihtiyacını karşılamak üzere yapılan bir değişiklik olmasından ötürü. Normal bir ittifak şeması, yani diğer ülkelerde örneğini gördüğümüz gibi bir ittifak modeli getirilse; ittifaka giren partiler tek ve ortak bir listeyle seçime girseler, muhtemelen bir artı bir iki etmeyecek. AKP ve MHP'nin her ikisinin de ayrı ayrı girseler alacakları oydan daha az bir oy alır o ittifak. Fakat şu anda getirdikleri, dünyada örneği olmayan modelle bir artı bir ikiyi de aşarak üç edecek. Tek taşla birkaç kuş vuracaklar. Bir kere MHP'nin baraj sorunu ortadan kalkacak. Hangi partiye kaç milletvekili verileceğine dair hesaplamada ise öncelik, seçime ittifakla girenlere verilecek. Yani önce bir ittifakın toplam kaç milletvekili çıkarması gerektiği hesaplanacak. Ardından o sayı ittifaktaki partilere bölüştürülecek. Bunun pratikteki manası şu: İttifak içindeki partiler, seçime ayrı ayrı girseler çıkaracaklarından daha fazla sayıda vekil çıkartacaklar. Çünkü bir ilde söz gelimi MHP'nin, vekil kazanmasına yetmeyen oyları, yani artık oyları, en başta ayrı bir havuzda toplanacak ve o oylarla da AKP normalde alacağından daha fazla vekillik çıkaracak. İttifak içindeki partilerin artık oyları ziyan olmayacak. Diğer tüm partilerin artık oyları ise ziyan olacak. Bir seçim çevresindeki, seçime giren tüm parti ve bağımsız adaylara baştan aynı hesaplama yönteminin uygulanması adil bir seçimin ön şartlarındandır. Bundan sonra ise ittifak partileri ayrıcalıklı mevkide seyahat eden yolcular gibi olacaklar, benzetmek gerekirse uçaklardaki "business class" yolcuları gibi olacaklar.

Sizce iktidar partisinin bu değişiklikteki amacı nedir?

Mecliste daha güçlü bir çoğunluğa sahip olmak, bunu yaparken de hem MHP'nin baraj derdine derman olup hem de barajı düşürmemek, yani HDP, İyi Parti gibi partilerin avantajına olacak bir durum yaratmamak. Bilhassa MHP'nin artık oylarının en başta ittifak havuzunda toplanacak olması sayesinde pek çok ilde artı bir milletvekili çıkarmayı hedefliyorlar. MHP'nin oyunun vekil çıkarmaya yetmediği iki, üç, dört sandalyeli iller var. Buralardaki normalde ziyan olacak MHP oyları AKP'ye ekstra vekil kazandıracak. İttifak alanındaki partilerden birine yahut ikisine birden, hatta ittifak alanı içinde nereye mühür basarsanız basın oyunuz geçerli. Bu tam bir skandal. Ancak asıl skandal, hangi ittifak bileşenine verildiği belli olmayan oyları, adresi belli oylardaki oranları dikkate alarak dağıtacak olmaları. Yani bir ilde kime verildiği belli ittifak oylarının diyelim ki dörtte üçünü AKP, dörtte birini MHP almış olsun. Bir de adresi meçhul oylar var, ittifak alanında gelişigüzel basılmış, sadece ittifak ambleminin altına basılmış, ya da iki partiye birden basılmış mühürler... Bunların da dörtte üçünü AKP'nin, dörtte birini MHP'nin hanesine yazacaklar. Yaptıkları şey projeksiyon, yani kestirme, tahmin... Bunu anketçiler yapar kararsızları dağıtırken. Seçimde böyle bir şey yapılabilir mi? Varsayım üzerinden bu oyların şu kadarını A'ya, kalanını B'ye verelim diye bir mantık yürütülmesi, seçimi biçimsel olarak da seçim olmaktan çıkartıyor. Hem bunun hem de az önce business class benzetmesi yaptığım düzenlemenin Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmesi gerekiyor. CHP AYM'ye başvuracağını açıkladı. Hiç iyimser olmamakla birlikte bir iptal kararı çıkmasını umuyorum. AYM 1995'te de bir dizi değişikliği Anayasa ve kanunlara aykırı bulup iptal etmişti.

Milletvekili sayılarını etkilemesinin yanı sıra seçim güvenliği açısından da risk barındırıyor bu değişiklikler. Güvenlikle ilgili endişelerinizden söz eder misiniz?

Sandık kurulu başkanlarının illa memur olması, sandık bölgelerinin birleştirilerek yerlerinin değiştirilebilmesi, polisin sandık başına kadar gelebilecek olması, aynı apartmanda oturan kişilerin farklı sandıklara dağıtılabilme imkânı, mühürsüz pusulaların geçerli sayılması... Bunlar gibi pek çok hüküm ya seçim güvenliğini doğrudan tehdit ediyor, ya da hangi amaca hizmet ettiği anlaşılamadığı için haklı bir şüphe uyandırıyor.

İttifak yapmayan partiler için değişikliğin dezavantajı nedir?

İttifak yapan partilerin maça 1-0 önde başlayacak olması. Değişiklikler sistem içinde sistem getiriyor. Her partinin oyu üzerinden milletvekili dağılımının bir seferde hesaplanması yerine önden ittifak partilerini alacaklar. İttifakın toplam milletvekili sayısı baştan hesaplanacak. Bu önceden rezervasyon yaptırmak, ya da sandalye tutmak gibi bir şey. Bir ittifak partisinin artık oyu öbürünün daha fazla vekil kazanmasını sağlayabilecek.

Yerel seçimlere etkisi nasıl olacak değişikliğin?

Farklı oy pusulalarının aynı zarfa konacak olması dışında yerel seçimleri ilgilendiren bir düzenleme yok. Yerel seçimlerde AKP ile MHP arasında fiili bir iş birliğine gidilmesi olasıdır. Belli yerlerde aday çıkartmayarak birbirlerini destekleyebilirler yahut kimi MHP'liler AKP'den aday olabilir.

Ve son olarak yakın zamanda seçim sistemleri üzerine bir kitabınız yayımlandı. Biraz da kitabınızdan bahseder misiniz?

Türkiye seçim sistemi değişiklikleri bakımından bereketli bir ülke. 1950 seçimleri öncesinden 2002'ye kadar uzanan dönemi inceledim. Tarih, almak isteyenler için derslerle dolu. Geçmişteki pek çok seçim sistemi tercihi arzulanan amaca hizmet etmedi, hatta ters tepti. Kimi zaman da beklenmedik sonuçlar doğurdu. Uzun vadede herkesin yararına olan, adil bir sistemdir.

 

 


Herkes bilsin