Menu

Uyarı Etiketleri

Aytuna Tosunoğlu

 

Algılama dediğimiz şey artık ilginçliğini kaybetti. Konu o kadar çok çalışıldı, kolajlandı, yeniden parçalandı ve kullanıldı ki… Gerçekliğin sözlük anlamı, gerçek bir olay, durum veya gerçek olayların bütünü olarak tanımlanıyor. Algılama ise zihinsel bir imge. Onun bellek ile bağlantılı çalıştığını, nesnelerin, durum veya olayların duyu organlarına iletilen uyarıcılar sonucunda farkında olma hali olduğunu biliyoruz. Demek ki bir uyaranın algı ile sonuçlanması için kişinin dikkatini çekecek bir uyarıcıya ihtiyaç var.

Tüm bunlar iletişim bilimleri, sosyoloji ve psikoloji evrenlerinde gerçekleştirilen çalışmalar sonucunda ortaya kondu.  Bu bilgileri alıp bir malı satmak amaçlı eğmek, bükmek ve kullanmak küresel dünyanın pazarlama sektöründe yer almak için şart, maalesef. Pazarlama ve tüketim davranışları konulu derslerin lisans ve lisansüstü öğrencilerine okutulduğu, pazarlama kürsülerinin kurulduğu akademia’da çok uluslu şirketler için geleceğin pazarlama guruları hala eğitiliyor. Onlar bu algılatma işini sular seller gibi öğrenerek geliyorlar, sürekli...

Küresel firmalardan birinin geldiği son nokta, sigara içmek ve ilaç almak gibi davranışın taşıdığı riske dikkat çektiklerinde, insanların bu ürünlerden birini kullanmadan önce iki defa düşünmesini sağlamak olacak iken, yapılan deneyler sonucu bunun bazen tam tersinin geçerli olduğu şeklinde. Yani, bir uyarı etiketi ürünü daha çekici kılmak amaçlı kullanılabiliyor. Neden sorusunun cevabını ise şöyle veriyorlar: Müşteri satıcının dürüst davrandığını düşündüğü için uyarılar güven yaratıyor ve zaman içinde söz konusu uyarının etkisi kaybolup giderken, bu güven pekişiyor. Uyarıları yasal metinlerin içine gizlemektense, paketler üzerinde ve görünür şekilde yer almasının satış rakamlarını olumlu yönde etkileyeceği sonucunu çıkartıyorlar.

Değer yargıları, grup normları ve grup ritüelleri insana ulaşan verileri anlamlı mesajlara dönüştürmede rol oynar. Normlar ve ritüeller kitle iletişim araçlarının elinde dünyanın en eski işi olan mal satma amaçlı kullanmaya dönüştüğünde ortalık bir algı yönetimi savaşına dönüşür. Bağlamından kopmuş (Trafik Hayattır, Kirlenmek Güzeldir), hayatın gerçeklerini ilüzyonlaştırmış (Hayat Veren Ofisler) sloganların yanında “Ürünün yaygın yan etkisi aşırı kilo kaybıdır” sloganı paket üzerinde, dikkat çeken bir konum ve büyüklükte yer aldığı zaman bu “doğruluk algılaması”nın şehvetine kapılıyoruz. Ancak aynı zamanda ürünü amacı dışında alıp kilo vermek için kullanmak da cabası. Moda diye dayatılan algının dar kalçalı, zayıf bedenli olduğu bir dünya zamanındayız.

Tüm bunları, Türkiye’yi etkileyen kişiler/olaylar çerçevesinde değerlendirmek mümkün. Birisi diyor ki, “(…) İnşallah kısa zamanda da orada dünyada sayılı muhteşem bir opera binasını çok amaçlı olarak yapıyoruz.” Opera binasını çok amaçlı kullanımda yapmak ne demek diye üzerinde düşünmek yerine bir taşla birkaç kuş vurmanın hesabını yaparak şehvete kapılmak en doğrusu, bu zamanda. Bir katında Fazıl Say muhteşem bir Chopen yorumu sergilerken, bir diğerinde Kadir Mısırlıoğlu’nun dinlendiği engin sohbetler programı seyircili olarak devam etsin. İki programın izleyicileri ortada inşası düşünülen büyük küre şeklindeki fuaye alanda buluşabilsinler. Algılama bu yönde ilerleyecekse, o zaman ana giriş kapısına kocaman bir uyarı etiketi koyalım: Dikkat. Bağışıklık sisteminiz zarar görebilir.

 

 

 


Herkes bilsin