Menu

Mutluluk

Özge Mergen*
 

Sürekli mutlu olmak, olabilmek mümkün mü? 
Psikolojik sağlığın en önemli göstergelerinden biri, kişinin kendisini tüm duyguları hissetmeye aynı açıklıkta tutabilmesidir. Başka bir deyişle, herhangi bir duyguda gereğinden çok kalmadan ve hiç birinden kaçınmadan geleni deneyimlemeye açık olabilmesidir.
 

Ay ne zamandır ağzımın tadı yerinde değil, bir türlü üzülemiyorum dediğiniz olur mu hiç? Keşke çok utanacağım günler gelse diye beklediğiniz? Endişeyi, öfkeyi aradığınız bir zaman var mı? Bunların peşinden koşmak neyse mutluluğu aramak da odur. Mutluluk da hepsi gibi bir duygudur. Yaptıklarınız size iyi geldiğinde hissedersiniz. Böylece o yaptığınız her neyse onu daha çok yapmak ya da benzerlerini denemekle ilgili kendinizi harekete geçirebilirsiniz. Ha, yaparken mutluluk hissetmiyorsanız o zaman o şey sizin için o kadar da anlamlı, uygun ya da iyileştirici değildir. Bu durumda dikkatinizi başka yerlere yönlendirirsiniz.

Bütün duygular gelip geçicidir. Belli bir konuda aynı şiddette sonsuza kadar üzülemeyeceğiniz gibi, sürekli korkamaz, ömür billah aynı şeye kızamazsınız. Hissettiğiniz duygu, siz onu fark ettikçe anlam kazanır, işlevini tamamlar, şiddeti ve sıklığı azalır ve en sonuna yitip gider. Dolayısıyla mutluluğu da sürekli hissedemezsiniz. Bir deneyimin size iyi gelmesiyle birlikte hissetmeye başladığınız mutluluk, önce en yüksek seviyesine ulaşacak ve sonra azalıp bitecektir. Bitecektir ki kendisini ve tüm diğer duyguları yeniden hissetmeye yer açılsın.

Psikolojik sağlığın en önemli göstergelerinden biri, kişinin kendisini tüm duyguları hissetmeye aynı açıklıkta tutabilmesidir. Başka bir deyişle, herhangi bir duyguda gereğinden çok kalmadan ve hiç birinden kaçınmadan geleni deneyimlemeye açık olabilmesidir. Bu durumda her duygu gibi gelip geçici olması gereken mutluluk da nihayi bir hedef, ulaşılıp sürdürülecek bir hal ya da bir hayat amacı olamaz, olmamalıdır. Kaldı ki yaptığımız her seçim de mutluluk verici olamaz. Bazen de sağlığına iyi gelmediği için sevdiği yiyeceklerden kendini mahrum etmek, onun ve kendisinin canının acıyacağını bile bile çocuğunu aşılatmak, iyileşme dönemi ağrılı olacak bir operasyona evet demek gibi bile isteye bize mutluluk vermeyecek seçimleri de yapabilecek olgunluğu göstermek önemlidir.

Bütün bunları düşünürken, mutluluk endekslerinin ölçülmesini ve hayattaki her deneyimin mutluluk üzerinden değerlendirilmesini anlamlı bulmuyorum. İnsanı, her yaptığının mutluluk vermek zorunda olduğunu düşündüren ve aksi halde suçlu hissettiren tüm yönlendirmelerin herkesin kendiyle temasını kopardığını, hayatı uzun vadede anlamsızlaştırdığını iyi biliyorum. O nedenle hep mutlu olmaya çalışmaktansa, o sırada hissettirdiği duygu ne olursa olsun yaptığınıza memnun olduğunuz seçimlerden oluşan bir hayatı yaşamak daha doyurucu ve zenginleştirici bir hedeftir diyebiliyorum. Memnuniyetle..
 

 

 


(*) Klinik Psikolog

 


Herkes bilsin