Menu

Bienal: Protesto edilen sanat olunca

Tuğçe Madayanti Dizici
 
Ne oldu da protesto eden sanat iken protesto edilene dönüştü? Belki tüm bu etik tartışmalar yeni değil.  Ama artan tepki yeni. Sanatçının duyması gerek.
 

15. İstanbul Bienali başladı ama bu sefer ilginç tartışmaları da beraberinde getirerek başladı. Sanırım artık her konuda tartışıyoruz zaten. Sosyal medyada sanatçılar, sanat paylaşımlarında bulunanlar, sanatseverler bu hafta birbirlerini yiyip durdular ve hala devam ediyorlar. Mevzu en çok bienaldeki Xiao Yu’nun Zemin/Ground işinde kullandığı bir eşek ve Adel Abdessemed'in fildişinden yapılmış heykeli (kapak fotoğrafı) üzerinden başladı ama sonra genişledikçe genişledi.  Hatta çirkinleşti.  Ama benim üzerine asıl düşündüğüm mevzu şu; ne oldu da protesto eden sanat iken protesto edilene dönüştü. Her galeride, her müzede, her bienalde giderek artan eylemci protestoları sanatın kendisinden daha çok haber oluyor artık. Sermaye karşıtı protestolar ile hayvan hakları protestoları ise bu eylemlerin başını çekiyor.

 

Sermaye ve sanat çatışması

Bu sorunun artık gizlenemez veya bastırılamaz bir hal alması benim için bir grup sanatçının 2014 yılında 19. Sydney Bienali’ni boykot etmesiyle başladı. Boykot edilen sanat ve sermaye ilişkisiydi bir kez daha. Mesele bienalin sponsoru idi. Sponsor, Avustralya'da sığınmacıların tutulduğu merkezleri işleten bir şirketi idi. Bienal bu işbirliğinin devam edeceğini açıkladı ve ‘parasız sanatçı ne kadar etik olabilecek bakalım’ gibi gözdağı veren yazılar gazetelerde boy gösterdi.

Amsterdam’da Van Gogh Müzesi’nde bir grup eylemci müzeyi protesto etmek üzere bir performans düzenledi. Nedeni müzenin petrol şirketi Shell’le senelerdir devam eden sponsorluk ilişkisi idi. Hatta bir önceki yıl benzer protestoda insanlar gözaltına bile alınmıştı.

Tate Modern sanatseverler tarafından protesto edildi. Nedeni kuruluşun BP ile sponsorluk anlaşması idi... Birkaç sene önce eylemciler British Museum’u işgal etti. Sebebi Tate Modern ile aynıydı. BP sponsorluğu.

Eylemciler New York’taki Guggenheim’ı yarım saate yakın bir süre işgal ettiler ve üzerinde ‘geri sayım’ yazan dev bir pankart açtılar. Nedeni Abu Dhabi’de Saadiyat Adası’na açılacak Guggenheim’ı öncelikli olarak işçi istismarı açısından protesto etmekti. Yahudi isimli bu Amerikan müzesi gözdağı verircesine Arap toprağının  göbeğinde henüz faaliyete başlamadı ama inşası on yıldan fazla zamandır süren ve çölün ortasında çevreci müze olduğunu iddia eden Louvre Abu Dabi Müzesi önümüzdeki Kasım’da açılacak. Tabi, Fransızlar Abu Dhabi’de Louvre’dan önce bir Fransız askeri üssü açmayı da ihmal etmediler.

Geçen sene Amerikan Tabiat Tarihi Müzesi’ne karşı bir protesto düzenlendi sebebi müzenin teşhir ettiği eserlerin beyaz üstünlüğünü yansıtmasıydı ve binanın önündeki Theodore Roosevelt heykelinin kaldırılması talep ettiler. Bizim gençler de geçen sene Türkiye’nin en önemli çağdaş sanat fuarı Contemporary İstanbul’a baskına gittiler. Üzerinde 2. Abdülhamid’in resmi bulunan bir heykelin kaldırılmasını tekbirlediler.

 

Sanat ve Hayvan

Aylar önce eylemciler bir müze önüne 40 kiloya yakın gübre bıraktılar. Yok Düzce’de değil Venedik’teki Palazzo Grassi müzesi önünde. Neden bunu yaptılar çünkü Damien Hirst isimli İngiliz sanatçıyı protesto ediyorlardı. Kimdi bu Hirst? Sanat adına hayvan harcama konusunda en meşhurlar arasında yer alan sanatçıydı. Kendisi sanat adına her tür hayvanı seri şekilde öldürebilirdi ve 9bin kelebeği öldürmüşlüğü bile vardı.

Elbette hayvanların yaşam hakkını hiçe sayan ‘sanat’ tartışması yeni değil. Bitmez de. Taraflardan biri hayvanlar fiziksel olarak zarar görmeseler bile kendi rızaları olmadan sanat için kullanılmalarını etik dışı bulmakta, diğer taraf ise  hayvanların normalde daha zor hayat sürdüklerini iddia ederek, sanat için hafif eziyete katlanabileceklerini savunmakta. Mesela 2012 yılında düzenlenen Venedik Mimarlık Bienali sırasında İsviçreli iki sanatçı çeşitli renklerde boyadıkları güvercinleri Venedik sokaklarına saldılar ve bunu  canlı performans olarak düzenlediler. Evet belki güvercinler çok zarar görmemişlerdi ve Damien Hirst’in işleri ile kıyaslayınca bu iş daha az zararlı duruyordu. Peki bu sınırı kim sağlayacak? Yani hayvanlar söz konusu olduğunda sanatsal özgürlüğün sınırlarını kim belirleyecek?

 -Bansky enstalasyonunda Tai İsimli fili duvar kağıdı desenine boyayarak sergiledi.

Joseph Beuys’un 1974’te bir koyoteyle birlikte bir hafta boyunca galeri odasına kendisini de kapattığı performansı, Tom Otterness’in 1977’de hayvan barınağından aldığı uyutulmak üzere olan bir köpeği bir çite bağlayıp, silahla vurarak öldürmesini filme çekmesi, Belçikalı ‘sanatçı’ Wim Delvoye’un senelerdir domuzlara dövme yapıp ardından dövme desenli domuzlar yeterince büyüyünce onları öldürüp derilerini koleksiyonerlere satması, Banksy’nin bile bir hata yaparak bir enstalasyon uğruna Tai isimli güzelim fili duvar kağıdı desenlerine boyayarak sergilemesi gibi çoktan beri var olan yüzlerce örnek elimizde var. Zaten hayvanların sanatta malzeme olarak kullanılmasının beraberinde getirdiği etik tartışma da yeni değil.  Ama artan tepki yeni. Ve sanatçılar artık buna ayak uydurmak zorunda. Dedim ya sosyal medyada  tartışmalar almış başını gidiyor diye belki de tüm bu tartışmalara Burak Delier’in sosyal medya üzerinden sorduğu, cevabı zor olan soruyla yeniden başlamak gerek ‘Sizce bir işin güncel sanat sayılması için hangi özelliklere sahip olması gerekir?’

- Wim Delvoye domuzlara dövme yapıp, dövme desenli domuzlar yeterince büyüyünce onları öldürüp derilerini koleksiyonerlere satıyor.

 

 

 


Herkes bilsin