Saraya hayat öpücüğü mü?
AYKIRI AKADEMİ – Ayrıntıdaki Şeytan
Bugünlerde Yol Ayrımı filmi ile tekrar beyaz perdede görünmeye hazırlanan Şener Şen geçtiğimiz yıl Cumhurbaşkanlığı Büyük Ödüllerinden birini almıştı. Saraya gidip, orada bir konuşma yapmıştı. Tartışmalar da alabildiğine yürümüştü. Şener Şen sarayda olmalı mıydı? Orada konuşma yapmalı mıydı? Yoksa geziden bu tarafa ifade özgürlüğüne, sanata sanatçıya baskıya yönelik değerlendirmeler yapmak adına, ya da tepki göstermek adına, bir sanatçı duyarlılığıyla sarayın ödülünü reddetmeli miydi, yönünde…
Şener Şen gitti, peki dendi, belki de üstü örtüldü. Nihayetinde Şener Şen’in toplumda bu kadar kredisi falan var dendi. Bu sene de cumhurbaşkanlığı büyük ödülünü diğer isim, yani bir anlamda Şener Şen’in yol arkadaşı, ikizi denebilecek Yavuz Turgul aldı.
Sinemamızda birbirinden ayrı düşünülmeyecek yönetmen ve oyunculara en büyük örnek Şener Şen ve Yavuz Turgul’dur. Şu sıralar ‘sekizinci’ filmleri (Yol Ayrımı) vizyona giriyor. Şener Şen son 20 yıldır Yavuz Turgul’un yönetmediği tek filmde oynamıştır (Kabadayı), ama onun da senaryosunu Turgul yazmış zaten.
Şener Şen’in en büyük dostu, yol arkadaşı Yavuz Turgul. Hatta bir dedikoduya göre Şener Şen hayatta atacağı tüm imzaları, belki alacağı tüm kararları, alacağı evi, yiyeceği yemeği bile Yavuz Turgul’a danışıp, öyle karar verirmiş. Neyse, yoldaşlık, dostluk iyidir.
Şimdi insan elde olmadan düşünüyor, Şener Şen Yavuz Turgul ikilisi bir yandan halkın büyük sevgisini kazanıp, halkın tepkisini ortadan kaldırmak için mi, yani halkın gazını almak için mi özel olarak seçilmiş sinemacılar mı? Şener Şen - Yavuz Turgul ikilisi acaba saraya hayat öpücüğü veren sinemacılar mı? İnsan bu işte… sorular aklına geliyor.