Menu

Beni değil önce dostlarımı koruyun!

Türkiye’deki petshoplar resmi kurumların denetiminden tamamen uzak ve üretim ise yasa dışı bir şekilde devam etmekte. Bu sadece vicdan meselesi değil, aynı zamanda birilerinin hukuksuz bir şekilde para kazanması demek.


AYKIRI AKADEMİ – Tuğçe Madayanti Dizici

Ters giden şeylere dair sosyal medyada sıklıkla karşılaştığınız pek çok bilgi aslında ters giden şeylerin önemini gölgeliyor. Örneğin kedi ve köpek şiddeti ile ilgili her gün onlarca yeni ürkütücü haber sosyal medyada önümüze düşüyor. Bunları RT’leyerek veya paylaşımın altına öfkeli sözler yazarak deşarj oluyoruz. Belki o an yanımızda olan birisine telefonumuzu uzatıp o dehşet haberi, fotoğrafı, bilgiyi gösteriyoruz ve beraberce ‘şu korkunçluğa bakar mısın?’ ‘artık çıldıracağım’ ‘insan olmaktan utanıyorum’ diyerek tepkimizi koyuyoruz.

Bu tepkiler bünyemizde geçici deşarj olma hissi yaratarak problemin asıl muhataplarına ulaşmamızı engelliyor. Örneğin petshop meselesi çok ilginçtir ki hala çözülemedi. Bu konularda duyarlı olduğum bilindiğinden haftada en az iki kere bu konuda şikayet alıyorum. En son bir arkadaşım ağlayarak benimle henüz yaşadığı deneyimi anlatınca çemberin artık iyice daraldığını anladım. Arkadaşım Emel’in yaşadığı şeyi çok kısaca anlatmak istiyorum çünkü bunun neredeyse birebir aynısı yüzlerce hikaye var; hemen hepsi Eminönü ile başlayan...

Eminönü vahşeti devam ediyor

Eminönü’ne gitmiş arkadaşım. Oraya her gittiğinde üzüntüyle hayvan çarşısına bakarmış. Eminönü’nde Mavi Köşk isimli bir pethop görüp bakmak için girdiğinde cam kafes içinde bir pug yavrusu dikkatini çekmiş. Köpeğin 2 aylık olduğunu söylemişler. Dayanamayıp kucağına almış ve petshoplara tamamen karşı olmasına rağmen köpeği oradan kurtarması gerektiği duygusu ağır basınca onu hemen satın almış. İlk etapta köpeği, Mavi Köşk isimli petshopun anlaşmalı olduğu Balmumcu’daki Vetplus’a götürmüş. Veteriner köpeği görür görmez ‘çok küçük almışsınız, anne sütü emmesi gerekiyordu’ demiş ve ilk karma aşısını yapmış. 4 gün her şey yolundaymış. Gereken her türlü ihtiyacı satın almış ve köpeğin adeta üzerine titremiş. 4. günün sabahı köpek mama yememeye başlamış. Tedirgin olan arkadaşım hemen ertesi gün onu veterinere götürmüş. Veterinerde 4 gün kalan köpeğin, enfeksiyonu olduğu ve bu enfeksiyonu en az 15-20 gün önce kapmış olabileceği söylenmiş. 4. günün sonunda veterinerden bir telefon almışlar: ‘Köpeğinizi kaybettik...’



HAYTAP ve mücadele

Durumu hemen benim de dahil olduğum HAYTAP’a bildirdim. T.C. Gıda, Tarım Ve Hayvancılık Bakanlığı Hayvancılık Genel Müdürlüğü’ne, Hayvan Hakları Federasyonu (HAYTAP) adına asaleten Deniz Can bir şikayet dilekçesi yolladı. Dilekçede, ‘hayvan pazarı olarak anılan mahalde aktif canlı hayvan ticareti yapan petshopların satışa çıkardıkları canlı hayvanların, özellikle kedi ve köpeklerin sağlığının hiçe sayılarak, gerekli aşıları yapılmadan hasta halleriyle satıldığı,’ belirtilerek; petshoplar tarafından yapılan eziyet ve işkencenin bir an önce sonlandırılması için başvuruda bulunuldu.

Türkiye’deki petshoplar resmi kurumların denetiminden tamamen uzak ve üretim ise yasa dışı bir şekilde devam etmekte. Bu sadece vicdan meselesi değil, aynı zamanda birilerinin hukuksuz bir şekilde para kazanması demek. Bu işyerlerinin yasalara uygun duruma getirilmesi, hayvan satışının petshoplarda  yapılmaması ve belli bir süre içinde üretimin kontrollü hale gelene kadar tamamen durdurulması gerekmekte.

Savcılar herhangi bir hayvana eziyet ettiği gerekçesiyle vatandaşları gözaltına alamıyor ve durumu ancak Orman ve Su İşleri Müdürlüğü’ne bildirebiliyorlar. Suçun cezası hiçbir şekilde kesilmemiş oluyor. Ya üstü kapatılıyor ya da göstermelik olsun diye, ihale idari bir memura patlıyor.

Ne komisyonmuş kardeşim!

Her sene biri çıkıyor bir açıklama yapıyor, yok yasa şurada bekliyor, yok düzenleme bitmek üzere, yok teklif sunduk. Öfke ve vicdan azabı içinde bekleyen milyonları böyle cümlelerle senelerdir uyutuyorlar.

Son olarak bir muhabir arkadaşımız Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’na, petshoplarda  hayvan satışının ne zaman yasaklanacağını sordu. Eroğlu “Yeni kanunda sert tedbirler var, kanun şu  anda komisyonda bekliyor,” dedi.

Ne komisyonmuş kardeşim! Güler misin ağlar mısın!

İlginçtir ki petshopları pek çok kişi zaten petshoplarda hayvan satışı yasaklandı diye düşünüyor. Hatta hatırlarsınız Kadıköy eski belediye başkanı Selami Öztürk 2012’de önemli bir adım atmış ve 1 Nisan 2013 tarihinden itibaren Kadıköy sınırlarındaki petshoplarda kedi-köpek ve tavşan gibi hayvanların satışını yasaklama kararı almıştı. Ama göstermelik olduğu anlaşılan bu yasak kısa sürdü.

Yani şu an petshop satışları yasak değil, üretim çiftlikleri kafalarına göre üretim yapıyor ve yurtdışından kaçak hayvan alımını sürdürüyorlar. Neden dursunlar ki zaten? Sistem buna izin veriyor.

Ah be akıllılar!

Petshopların yasaklanması, üretim çiftliklerinin kapatılması, hayvan haklarının ceza kanununa dahil edilmesi... işte bu başlıklar toplumun her kesiminden katılımla ortak birer talep çığlığı. Her yerde kampanyalar var, insanlar sürekli paylaşımlarda bulunuyor, protestolar düzenleniyor...

Hayvan hakları konusunda, hükümete, meclise, yetkililere kamuoyundan bu kadar yoğun baskı olmasına rağmen; henüz hiçbir siyasi parti bu işi halledemedi. Bu konuda en çok sorumlu tuttuğum partilerin başında ise demokratlıktan, hak eşitliğinden yana durduğunu hep fırsatta  tekrarlayan CHP ve onun ardından da HDP gelir. Vicdanları rahatlatacak şu zaruri hukuksal düzenlemeleri yasalaştırmak için canla başla çalışılmış olsalardı şu ana kadar kesin sonuç alınmıştı. Zaten Türkiye’de hiçbir siyasi partinin seçim döneminde hayvan hakları ile ilgili partisinin kapsayıcı düşüncesini gösteren bir açıklama yaptığını henüz duymadık. Ah be akıllılar, halbuki bu öyle önemli ve etkili bir mesele ki bir siyasi partinin kaderini bile gayet olumlu yönde etkileyebilir. En azından çıkar amacı güderek dostlarımızı kurtarın artık. Diyeceğim şudur ki beni değil önce dostlarımı koruyun...Benim değil önce dostlarımın haklarını savunun...

Hayatını kaybeden Pug, arkadaşımın kucağında...

 

 

 


Herkes bilsin