Menu

Bu yıl büyük Ekim Devrimi’nin 100.yılı!

Ekim Devrim’i, insanlığa eşitlik ve özgürlük içerisinde yeni bir dünya kurulabileceğini, bunun bir ütopya olmadığını gösterdi.
 

AYKIRI AKADEMİ – Orhan Gökdemir

Bu yıl büyük Ekim Devrimi’nin 100.yılı kutlandı. Çok önemli bir tarihsel dönemeç insanlık için. Umulmadık bir zamanda getirilmiş, büyük bir insanlık ütopyasından söz ediyoruz, bir fikirden gerçekliğe dönüşen bir ütopyadan...

Bugünden baktığımızda Ekim Devrimi’nin aslında, Fransız Devrimi’yle başlayan bir özgürlük ve eşitlik döneminin ve cumhuriyetler döneminin, çok önemli bir sonucu olduğunu görüyoruz.

Ekim Devrimi’nin  öncesinde Avrupa’da başka hareketler var: Fransız Devrimi bunlardan biri. 1848’de bütün Avrupa’yı sarsan, işçi hareketleri, bunlardan biri. 1871’de Paris’te ortaya çıkan komün hareketi bunlardan biri. Bütün bunlar insanlığın eşit ve özgür bir dünya fikrinin gelişmesinde çok etkili olan hareketler ama hepsi bir anlamda karşı devrime yenik düştü. Fransız devrimi sanıldığının tersine çok kısa sürdü, arkasından bütün monarşi tekrar inşa edildi.1848’deki işçi hareketleri Avrupa’da çok büyük bir deprem etkisi yarattı, ama o da bir şekilde bastırıldı. Paris Komünü sadece 70 gün sürdü, onu da bastırdılar. Ama bütün bu tarihsel birikim, 1917 de Rusya’da büyük bir patlamanın fitilini ateşlemiş oldu.

Ekim devrimi bize, gerçekten de bu piyasa ekonomisine, kapitalizme, emperyalizme, karşı duracak bir düzen kurabileceğimizi gösterdi. Bu düzeni eşitlikçi bir şekilde kurabiliriz.  Üretimimizi bölüşümümüzü planlayabiliriz. Daha makul, mantıklı, daha insani bir hayat örgütleyebiliriz.

Devrim mükemmel miydi? Hayır. Zaten o şartlarda doğan hiçbir devrimin mükemmel olması düşünülemez. Hayata ters pek çok  eksikliği vardı. Buna rağmen insanlık tarihine silinemez izler bıraktı:  bunlardan bir tanesi, bu ütopyanın gerçekleşmesiydi elbette. Diğeri ise 2. Dünya Şavaşı’nda faşizmin insanlığı esir almasına engel olmasıydı.

Evet, devrim kendi içinden yıkıldı. ‘Sosyalizme inancı olmayan’ Sovyetler Birliği yöneticileri ortaya çıkmıştı. Kapitalizmin daha dinamik daha yaratıcı olduğunu düşünüyorlardı. Sistemin yıkılmasına göz yumdular, yol açtılar.Bugün; sosyalizmin, Sovyetler Birliği’nin olmadığı bir dünyanın nasıl bir insanlık cehennemine dönüştüğünü görüyoruz. Sosyalizme mecburuz, aksi halde insanlık bir barbarlığa doğru hızla akmaya devam edecek. Eşit ve yeni cumhuriyet kurmaktan başka çaremiz ve yolumuz yok. Sovyetler birliği deneyimi yolumuza ışık tutuyor.

 

 

 


Herkes bilsin